Kimyasal Savaş ve Silahları

AYÇE ÇELİKER

Tanım: Kimyasal savaş ajanları, öldürmek; yaralayarak saf dışı bırakmak; kapasite bozucu etki ile etkisiz hale getirmek; bitkisel ve hayvansal besin kaynaklarını, besin stoklarını kontamine etmek (bulaştırmak) ve yok etmek; ekonomik önemi olan hedefleri işlemez hale getirmek; askeri ve sivil personeli koruyucu giyecek ve araç kullanmak zorunda bırakarak hareket yeteneklerini azaltmak; teröre, kaosa ve sivil personel arasında paniğe neden olmak amacıyla özgül hedeflere karşı kullanılan, zehirleme potansiyeli yüksek çeşitli yapılarda kimyasal maddelerdir. Kimyasal silahlar ise, bir veya birden fazla kimyasal savaş ajanını bir taşıyıcı/dağıtıcı sistemle hedef üzerine gönderen silahlar / araçlardır. Kimyasal savaş ajanları, bir veya birkaç ajanın kombine edilmesiyle katı, sıvı, gaz veya aerosol şeklinde ve helikopter veya uçaklarla taşınan sprey tanklarıyla; püskürtücü aletlerle; top, roket veya çok namlulu roket sistemleri; füze, mayın, el bombası veya uçak bombaları ile püskürtülür veya fırlatılıp dağıtılırlar.

Teröristler tarafından kolay elde edilebilen, büyük ölçüde yaralanma ve ölümlere neden olabilen, toplumda panik ve sorunlara yol açabilme potansiyelleri yüksek olan, toplumun hazırlıklı olabilmesi için özel dikkat gerektiren ve hali hazırda silah olarak kullanılabilen kimyasal maddeler silah olarak öncelik kazanmaktadır.

Tarihçe: Kimyasal silahlara ilişkin ilk kayıtlar Peloponez savaşlarında kullanılan kızgın kömür, kükürt ve zift içeren zehirli gaz karışımına kadar uzanmaktadır. Daha sonra MS 660’larda “Yunan ateşi” denen çok zehirli bir gaz karışımının özellikle donanmada kullanıldığına ilişkin belgeler bulunmaktadır. Modern kimyasal savaş ise Birinci Dünya Savaşı sırasında 22 Nisan 1915’te Belçika’nın Ypres şehrinde Almanların klor gazı kullanmaları ile başlamış ve yine boğucu etkili bir başka gaz olan fosgenin de katkısı ile binlerce kişi ölmüş, binlercesi de yaralanmıştır. Bu savaşta. 12 Temmuz 1917’de ise yakıcı ve çok etkin bir ajan olan “hardal gazı” yine Almanlar tarafından kullanılarak müttefik kuvvetlerinin askerlerinin görme kayıpları ve yanıklarla savaş alanından çekilmelerine dolayısıyla ciddi tıbbi, lojistik, askeri sorunlara neden olmuştur. Bu savaş sırasında 100.000 tondan fazla kimyasal ajan kullanılmış, bir milyondan fazla insan yaralanmış ve yüz bine yakın insan da ölmüştür. Tüm savaş yaralılarının %30’u kimyasal maddelerle yaralanmış; bunların büyük kısmı hardal gazından etkilenmiştir. Binlerce insan bu maddelere bağlı kronik etkileri uzun yıllar yaşamak zorunda kalmışlardır.

İkinci Dünya Savaşı çıktığında güçlü ülkelerin tümü kimyasal silahlara karşı savunma önlemleri geliştirmiş durumdaydı. Çin’e karşı bu silahları kullanmış olan Japonya, en güçlü ülke idi. 1930’ların sonlarında Almanlar sinir gazlarını geliştirmiş, depolamış fakat çeşitli nedenlerle kullanmamışlardır ancak, savaştan sonra çeşitli şehirlerde bulunan gaz odalarında, Nazi’lerin yüz binlerce insanı siyanür bileşikleri ve diğer zehirli gazlarla öldürdükleri ortaya çıkmıştır.

Kimyasal silahlar sadece büyük savaşlar sırasında ve savaş alanlarında kullanılmakla kalmamış, “barış” dönemlerinde korunmasız sivillere karşı da kullanılmıştır. Rusya’da Devrim sırasında çarlık aleyhtarlarından, 1960’ların ortalarında Yemen İç Savaşı’nda kralcılara kadar binlerce insan (genellikle hardal gazı olmak üzere) kimyasal ajanlarla etkisiz hale getirilmişlerdir. Amerikalıların Vietnam’da tünelleri ve yer altı sığınaklarını boşaltmakta kargaşa kontrol ajanlarını ve ormanları yok etmek için ot öldürücü ilaçları; 1980’lerdeki Irak- İran savaşında da Irak’ın İran’a ve sivil Kürtlere karşı hardal gazı ve sinir ajanlarını kullandığı bilinmektedir. Kimyasal ajanlar, terör yaratmak amacıyla da çeşitli kişi ve topluluklar tarafından kullanılmaktadır. Bu konudaki en geniş çaplı örnek 1994’te ve 1995’te Japonya’da dini bir grup tarafından sinir gazlarının kullanımına bağlı 19 kişinin ölümü ve binlerce kişinin zehirlenmesidir.

Bu silahların üretimi ve kullanımının kontrol altına alınmasına yönelik olarak ilki 1922’de Washington’da sonuncusu 1988’de Paris’te olmak üzere çeşitli uluslararası konferanslar düzenlenmiş ve bu silahların kullanımı yasaklanmış olmasına karşın, halen aralarında ABD, Bulgaristan, Fransa, Irak, İran, Rusya, Suriye’nin de bulunduğu en az 24 ülkenin kimyasal silah olanaklarına sahip olduğu bilinmekte veya bundan kuşkulanılmaktadır.

Sınıflandırma: Kimyasal silahların çeşitli şekillerde sınıflandırılması mümkündür.

A) Oluşan etkinin derecesine göre: Etkiler kullanılan doza ve kişinin duyarlılığına bağlı olarak değişir. “Rahatsız edici ajanlar” kişiyi ajanın temas ettiği sürece etkisiz hale getirir, gaz maskesi takmaya zorlayarak kapasitesini bozar, temas sonunda tedavi gerektirmeden iyileşir (göz yaşı gazları, kusturucu gazlar), “Kapasite bozucu ajanlar” kişiyi saatlerce veya günlerce etkisiz hale getirerek saf dışı bırakır, tıbbi yardım gerekir (hardal gazı, psikokimyasallar, “Letal ajanlar” düşmanı öldürür veya saf dışı bırakır, tıbbi tedavi gerektirecek şekilde ağır yaralar (sinir gazları, kan zehirleri) şeklinde ayrılabilir B) Ajanın vücuda girme yoluna göre: Ajanın fiziksel özellikleri, giris yolunu belirler. “Solunum ajanları” akciğerleri tahrip ederler veya buradan emilerek sistemik etki oluştururlar, “Cilt ajanları” ciltten emilip tahrip ederler (hardal gazı) veya bu yolla girip sistemik etki oluştururlar (sinir gazları). C) Tehlikenin süresine göre: “Kalıcı olmayanlar” (uçuculukları yüksektir, hızla buharlaşır veya dağılırlar (hidrojen siyanür, sarin, soman, tabun, göz yaşartıcı gazlar), “Kalıcı olanlar” uzun süre, bazen haftalarca kalır ve hem cilt hem de solunum yoluyla alınabilirler (VX, hardal gazı). D) Vücutta oluşturdukları etkiye göre: “Sinir gazları” Sinir iletimini engeller ve solunum felci ile ölüme yol açarlar (sarin, soman, tabun, VX, VR), “Vezikanlar” Korozif etki ile dokularda ve DNA’da hasar oluştururlar. Öldürücü etkileri düşük olmakla birlikte kapasite bozucu etkileri çok yüksektir (Hardal gazı, azotlu hardal, levisit), “Akciğer gazları” Solunum epitelini ağır şekilde tahrip ederek akciğer ödemine yol açar ve gaz transferini bozarlar; öldürücüdürler (Klor, fosgen, difosgen, kloropikrin), “Kan gazları” Hücresel solunumu inhibe ederek ani etki ile öldürürler (hidrojen siyanür, siyanojen klorür), “Duyu iritanları” Kargaşa kontrolü amacıyla kullanılırlar; gözü, cildi ve akciğerleri tahriş ederek göz yaşarması, bulantı, kusma oluştururlar (CN, CR, CS, DM), “Psikotropik ajanlar” Santral sinir sitemini etkileyerek uyarım, depresyon, halüsinasyon veya psikoz oluştururlar (LSD, BZ).

Kimyasal silahların zararlarının önlenmesi, azaltılması: Kimyasal ajanlara maruz kalan topluluklarda zararlı etkilerin önlenmesi veya azaltılması için basamaklı bir yaklaşım uygulanmalıdır. Bunlar hazırlıklı olma ve koruyucu önlemlerin alınması; tanı ve uyarı yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması; ön tedavi, ilk yardım, kendi kendine tedavi, dekontaminasyondur. En son olarak da uzman personel tarafından özgün ve/veya semptomatik, destekleyici tedavinin uygulanması gerekir.

Bir kimyasal silah saldırısından sonraki 5-10 saniye içinde cilde veya giyeceklere bulaşan sıvı damlalarıyla ve/veya maruz kalınan aerosol bulutu içinde birkaç kez solunumla önemli ölçüde hasar hatta bazı ajanlarla ölüm söz konusu olduğundan, koruyucu önlemlerin alınması ve kontaminasyonun en aza indirilmesi yaşamsal önemdedir. Bunun için uygun gaz maskeleri, koruyucu giysiler ve güvenli sığınaklar bulunmalı ve bilinçli ve disiplinli bir şekilde kullanılmalıdır. Bu tür saldırılar sırasında eşyalar örtülüp kapatılıp korunmalı, kolay dekontamine edilecek eşya ve donanım seçilmelidir. Dekontaminasyon iki dakikadan kısa bir süre içinde yapılmalıdır.En uygun ve her yerde bulunabilecek dekontaminasyon ajanları bol su ve sabun ile hipoklorit çözeltisidir (Çamaşır suyu).

Ayrıntılı bilgi için Bkz: www.farma.hacettepe.edu.tr

Kaynaklar:

  1. Hıncal, F., Çeliker, A., Özgüven, Ş., Kaya, E.: Kimyasal ve biyolojik savaş ajanlarının sağlık üzerine etkileri. Emekli Ofset, Ankara, 1991.

2- Ferner RE, Rawlins MD Chemical weapons. BMJ, 298, 767 – 768, 1989.

3- U. S. Department of Health and Human Services: Biological and chemical terrorism:

strategic plan for preparedness and response. recommendations of the CDC strategic

plannning workgroup. MMWR. April 21, 2000. 49 (RR-4). 1-14.

4- www.un.org/who/.who.htp