I- GENEL PROFİL
Yiyecek sektörü, ticari hacmi düşünülecek olursa bugün dünyadaki en büyük sektörlerden biridir. Sektörde, yiyecekler ham olarak alınır, işlenir ve paketlendikten sonra insanların tüketebilmesi için piyasaya sürülür. Bu gerçekten içinde birçok önemli işlemi barındıran önemli bir süreçtir ve daha da önemlisi insan sağlığını doğrudan etkileyen bir iştir. Çünkü üretilen ürünler insanlar tarafından yenecektir.
Et ürünleri, balık ürünleri, tahıllar, meyveler, şeker, süt ve süt ürünleri, bisküviler, ekmekler, pasta ve çikolata, sıvı ve katı yağlar ve daha birçok ürün bu sektörde üretilir.
Yukarıda yer alan her bir ürünün üretilmesi, yiyeceklerin birbirinden çok farklı işlemler ile gerçekleşir. Et üretimi için önce hayvanlar kesilir; daha sonra parçalara ayrılır; kimi zaman kemikleri çıkarılır ve daha sonra pazara sunulacağı şekle göre işlemlerden geçirilir. Çiğ olarak satılacak ise, bozulmaması için soğuk olarak tutulur ve kapalı olarak paketlenir. Aynı şekilde satılıncaya kadar soğuk tutulmalıdır; tersi durumda içinde organizmalar ürer ve et bozulur. Ancak bugün artık sadece çiğ olarak et tüketilmemektedir. Etler pişirildikten sonra dondurulabilir. Ve belli bir soğuklukta saklanmak koşuluyla çok daha uzun süre saklanabilir.
Tıpkı yukarıda et sektöründe olduğu gibi bütün diğer sektörlerde de aslında yapılan işlemler aynıdır. Yiyecekler imal edilir ve daha sonra bozulmayacak şekilde saklanır ve paketlendikten sonra tüketiciye sunulur. Yaşam koşullarının değişmesi ve teknoloji ile birlikte birçok yenilikler gelmiştir. Bozulmadan yiyeceklerin daha uzun süreler saklanabilecek olması sunum alternatiflerini arttırmıştır.
Kaynatmak,soğutmak, iyonize radyasyona tabi tutmak, kurutmak, dolapta saklamak, dondurmak, suyunu almak, antibiyotik ile sterilize etmek ve kimyasal koruyucu kullanmak gibi yöntemler yiyeceklerin ömrünü uzatmak ve bozulmasını engellemek için kullanılır. Herbiri birbirinden farklı olan bu yöntemlerin hepsi teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkmışlardır. Yiyeceklerin tazeliklerini koruması ve hemen bozulmaması, daha uzun süre saklanabilmelerini sağlamıştır. Bu gerçekten sektörün ekonomik boyutu açısından çok önemlidir. Çünkü bu yolla yiyecekler marketlerde ve raflarda daha uzun süre kalmakta ve tüketiciler için seçenekler çoğalmaktadır.
II- YİYECEK ENDÜSTRİSİNDE TEHLİKELER ve HASTALIKLAR
II.1. Hastalıklar
Ülke
|
Yıl
|
Meslek hastalıkları
|
Meslek hastalıkları
|
Meslek hastalıkları
|
En Çok Görülen
|
2. En Çok Görülen
|
3.En Çok Görülen
|
||
Avusturya
|
1989
|
Bronşit*, Astım*
|
Duyma sorunu
|
Cilt hastalıkları
|
Belçika
|
1988
|
Solunum hastalıkları
|
Enfeksiyonlar*
|
Cilt hastalıkları
|
Kolombiya
|
1989
|
İşitme sorunu
|
Solunum hastalıkları
|
Kas-iskelet Hstlk.
|
Çek Cum.
|
1988
|
Solunum hastalıkları
|
Kas-iskelet hstlk
|
Sindirim Hstlkrı.
|
Danimarka
|
1988
|
Cilt hastalıkları
|
İşitme sorunu
|
Enfeksiyonlar
|
Fransa
|
1988
|
Solunum hastalıkları
|
İncinmeler
|
Septisemi*
|
Polonya
|
1989
|
Solunum hastalıkları
|
Cilt hastalıkları
|
Enfeksiyonlar
|
İsveç
|
1989
|
Kas-iskelet Hstlk.
|
Allerjiler
|
İşitme sorunu
|
ABD
|
1989
|
Travma
|
Cilt hastalıkları
|
Alerjiler
|
Yukarıda ILO’nun(Uluslar arası Çalışma Örgütü) verilerine göre oluşturulmuş bir tablo bulunmaktadır. Bu tabloya göre ülkelerin Çalışma Bakanlıkları ve İş Sağlığı Güvenliği Araştırma birimlerinin vermiş oldukları bilgiler derlenmiştir. Hemen bütün ülkelerde en çok görülen meslek hastalıkları birbirinin aynıdır. Bu tabloya göre en çok cilt hastalıklarına, kas-iskelet sistemi bozukluklarına, işitme sorunlarına, enfeksiyonlara, solunum yolu rahatsızlıklarına, allerjilere, incinme ve burkulmalara ve travmalara rastlanmaktadır. Bu hastalıklar ilerdeki paragraflarda ayrıca incelenecektir.
II.1.1. Solunum Sistemi Hastalıkları
Enzimler, hayvanlar, tahıllar ve unlar ile çalışmanın İngiltere’de mesleki astıma* neden olduğu işçileri kazalara ve meslek hastalıklarına karşı sigortalayan şirketler tarafından düşünülmektedir. Cinnamic aldehit ve sülfür dioksite sunuk kalmanın tarçın kabuğu ile çalışanlarda astıma* neden olduğu da Sri Lanka’da yapılan çalışmalarda dikkati çekmiştir. 40 tane tarçın sektöründe çalışan işçi üzerinde yapılan araştırma sonucunda 35 tanesinin %37.5’inin kronik öksürük hastalığına veya %22,5’inin astım* hastalığına sahip olduğu belirlenmiştir.
Mikrobiyoloji yiyecek sektöründe uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Tricoderma, Penicillium, Aspergillus ve Bacillus gibi mikro-organizmalar yiyecek ve içecek sektöründe yoğun olarak kullanılmaktadır. Şarabın, ekmeğin, peynirin, yoğurdun mayanalanması bu organizmalar sayesinde olmaktadır. Nişastanın şekere çevrilmesi, selülozun parçalanması hep bunlar sayesinde olmaktadır. Bu mikro-organizmaların havaya bulaşması alerjik alveolite* ve astıma* neden olmaktadır.
Bunlarla birlikte soğutmak, sterilize etmek, ayırmak, dezenfekte etmek için kullanılan sıvı, gaz veya buhar halde bulunan kimyasallar, bazı hastalıklara neden olabilmektedir. Karbon monoksit(CO), farkedilmesi son derece zor bir gazdır ve özellikle duman ve tütsü ile pişirme odalarında, şarap fermentasyon mahzenlerinde, tahıl silolarında ve balık eti depolarında bulunur ve CO zehirlenmesi ‘ölüme’ bile neden olabilir.
Amonyak, sunuk kalındığı zaman cildi yakar, tahriş eder ve su toplanmasına neden olur. Uzun süre sunuk kalmak ve solumak ise bronşit* ve zatürreye* neden olur.
PVC(Polivinil Klorür), paketleme sırasında kullanılan bir kimyasaldır. PVC filmi ısıtıldığında termal bozulma meydana gelir ve bu ortaya yayılan koku ve duman gözleri, burunu ve ağzı tahriş eder ve soluk daralmasına neden olur.
II.1.2. Cilt Hastalıkları
Bu sektörde çalışanlarda kontak dermatitler* ve egzema*, en çok görülen cilt hastalıklarıdır. Sürekli elleri sabunla yıkamak ve dezenfekte etmek için amonyaklı solusyonlara sokmak temizlik ve sterillik için olmazsa olmazlardır. Ellerin sürekli olarak nemlenmesi yağ oranını azaltabilir ve kontakt dermatite* neden olur. Kimyasallara ve katkı maddelerine maruz kalmak da cilt sorunları yaratır. Ayrıca katı ve sıvı yağlarla çalışırken, cildin sürekli bunlara maruz kalmasından ötürü gözenekleri tıkandığı için, akneler* de sıkça görülür.
Fermentasyon sırasında oluşan peptitler ve proteinlere karşı egzemalar* ve allerjiler oluşabilir. Trypsin, chymothrypsin, protease gibi enzimlerinde kontakt dermatit* hastalığına neden olduğu rapor edilmiştir.
Yukarıda sayılan hastalıklardan korunmanın en etkin yolu Kişisel Koruyucu Donanımlar kullanmaktır. Cilt hastalıklarından korunmak için uygun eldivenler kullanılmalıdır. Eldivenleri kullanarak cildin dış etkenlerle temasını engellenebileceği için hastalıkları önlemek daha kolay olacaktır. Eldivenlerin latex materyalinden yapılmış olması allerji yapabilir veya cildin hava almasını engelleyebilir.
II.1.3.Enfeksiyon* Hastalıkları
Hayvanlardan kaynaklanan parazit hastalıkları ve enfeksiyonlar*, et paketleyen ve süt ürünleri ile ilgili sektörlerde çalışan işçiler daha çok görülür. Bu hastalıkların nedeni enfekte olmuş hayvanlarla kurulan doğrudan temastır. Bu hastalıklardan korunmak oldukça güç olabilir; çünkü hayvanın hasta olduğu anlaşılmayabilir.
Enfeksiyonun adı
|
Nasıl Bulaştığı
|
Bruselloz*
|
Enfekte olmuş dana, inek, keçi
veya koyunla temas
|
Erizipeloid*
|
Açık yaraların efekte olmuş domuz ve
balıkla temas etmesi
|
Leptospira*
|
Enfekte olmuş hayvanlarla veya idrarları ile
temas
|
Epdermycosis
|
Hayvanların cildinde oluşan parazitik bir
mantarla temas
|
Dermatofitoz*
|
Enfekte olmuş hayvanların tüy ve derisi ile
temas -bir çeşit mantar hastalığı-
|
Toxoplasmosis
|
Enfekte olmuş hayvanlarla temas
|
Papilloma*, viral akciğer kanserleri*
|
Canlı hayvanlarla veya etlerinin yanında
polisiklik aromatik hidrokarbonlar ve
nitratlarla ile sürekli temas
|
II.1.4. Gürültüden Kaynaklanan Hastalıklar
Belirli frekans limitlerinin üzerindeki ses ve gürültülere sürekli sunuk kalmak işitme bozukluklarına neden olur. İşitme ile ilgili oluşmuş olan sorunlar, genellikle tedavi edilebilir olmadığı için sonunda işçi üzerinde fizyolojik ve ruhsal bozukluklara neden olabilir. Ayrıca anormal düzeydeki kan basıncı, kalp atış hızı, nefes alma sıklığı ve hacmi, mide-barsak spazmları ve sinir boşalmaları ile ses düzeyi arasında bağlantı olduğu düşünülmektedir.
III- YİYECEK ENDÜSTRİSİ İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
III.1. Solunum Yolu Tehlikelerine Karşı Önlemler
Solunum yolu ile ilgili tehlikeler tozlardan, kimyasallardan, tahıllardan, enzimlerden kaynaklanmaktadır. Bu tehlikelere karşı mühendislik önemleri alınırken şu iki nokta üstünde durulmalıdır: 1- Toz halde kullanılan materyaller yerine sıvı halde olanlar tercih edilerek daha az tehlikeli olanlar seçilmiş olur. 2- Sunuk(maruz) kalınma miktarını, tehlikeyi yaratan maddenin havaya yayılmasını önleyerek azaltmak. Bu bakımdan yapılan işin tamamen yada yarı kapalı ortamda yapılacak şekilde tasarlanması, yerel cebri çekişli havalandırma sistemlerinin entegrasyonu ve işin yapıldığı alana işçilerin tamamının girmelerinin sınırlandırılması, kimyasalların, tozların, mikro-organizmaların yarattığı sağlık tehlikelerini azaltmak bakımından oldukça önemlidir.
Ayrıca yöneticiler, tehlikeli işlerin yapılmasını işçiler arasında rotasyona tabi tutarak tehlikeli maddelere sunuk kalınma zamanını azaltabilirler ve haftasonu yada vardiya dışı zamanlarda bu tehlikeli işlerin yapılmasını sağlayarak sunuk kalan işçi sayısını düşürebilirler.
Bunlarla birlikte Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması da çok önemlidir. Bu yolla sağlığı etkileme olasılığı olan maddelerle karşılaşınca hasta olma riski neredeyse ortadan kalkacaktır. Sıçramalara karşı gözü korumak için göz koruyucu donanımlar olan gözlükler(splash goggles), yüz kalkanları ve solunum yollarını korumak için solunum koruyucu donanımlar kullanılmalıdır. Bu koruyucuların işlevini tam olarak yerlerine getirebilmeleri için işçiler, bu gereçlerin koruma konusundaki limitleri ve özellikleri konusunda eğitilmelidir. İşin yapılış şekli, tehlike oranı ve doğasına göre farklı solunum cihazları yada maskeler kullanılmalıdır. Yüzü toza-dumana karşı koruyan, basit, yüzün yarısını kapatan maskelerden, havayı temizleyen solunum cihazları ve solunum için ayrı ayrı aparatların ve tüplerin olduğu temiz hava veren SCBA(Self-Contained Breathing Aparatus)’lara kadar birçok farklı seçenek vardır.
III.2. Enfeksiyon* Hastalıklarına Karşı Önlemler
Hayvanlardan kaynaklanan enfeksiyonlardan korunmanın en iyi ve etkin yolu kişisel hijyene dikkat edilmesidir. Elleri ve vücudu gerektiğinde yıkayabilecek yıkama yerlerinin, duşların ve lavaboların temiz olması gerekmektedir. Bütün kullanılan koruyucu giysiler, eldivenler sterilize edilmeli ve temiz tutulmalıdır. Çok küçük bile olsa bütün yaralar kapatılmalı ve dış etkenlerle temas engellenmelidir.
Birçok ülkede hayvanlar ve insanlar aşılanarak korunmaya çalışılmaktadır. Bu hastalıklara erken tanı konularak anti-bakteriyel ve anti-parazit ilaçlarla tedavi edilmesi ortadan yok edilmesi için mutlaka gereklidir.
İşçiler sıklıkla öksürüyor, ateşleri düzensizlik gösteriyor, boğazlarında geçmeyen yanmalar oluyor, sıklıkla ağızları kuruyor, başları ağrıyor veya bağırsak hareketlerinde bozukluk yaşanıyorsa mutlaka hemen doktorlar tarafından muayene edimelidir. Bir hastalık geçirmeseler dahi, özellikle bu sektörde çalışanlar, düzenli olarak tıbbı denetimlerden geçirilmelidirler.
III.3. Gürültüye Karşı Önlemler
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte normalde sekiz saat boyunca en fazla 85-90 dBA sese sunuk kalınabilir ve bunu 80dBA’nın altında geçirilecek 16 saatlik dinlenme süreci izlemelidir. 85-90 DBA’nın üzerinde sese sunuk kalınıyorsa mutlaka kulak koruyucu donanımlar kullanılmalıdır; tersi durumda ileride mutlaka işitme sorunları yaşanır.
Bunların yanında düzenli olarak en azından yıllık odiyometri testleri yapılmalıdır. Ayrıca gürültünün çok olduğu işyerlerinde frekans ölçme cihazları bulundurulmalıdır. GMP(Good Manifacturing Practices-İyi Üretim Uygulamaları)’ye göre de ses olabildiğince aza indirilmeye çalışılmalıdır. Hava sübaplarına ve egzoz borularının çıkışlarına olabilirse susturucu takılmalıdır. Ayrıca titreme ve sesin emilmesi için yüzeylerde kauçuk materyaller kullanılabilir. Ayrıca ses kontrol sistemlerinin yüzeyleri temiz tutulmalı ve kontrol aygıtları yiyecek sektörünün ortama yaydığı katı, sıvı yada gaz artıklardan etkilenmemelidir.
*
Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin gereksinim ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür; daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.
Akne, yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezeleri ile ilgili kronik bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür. Siyah noktalar ve daha sonra dönüştükleri sivilceler kırmızılaşır ve içi beyaz iltihap toplanır. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalar oluştuktan sonra, normalde de cildimizde bulunan propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna katkıda bulunur.
Alerjik alveolit, iş ortamında organik parçacıkların tekrarlayan solunumu sonucunda ortaya çıkan aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Belirtileri, ateş halsizlik, titreme, kuru öksürük ve kalp çarpıntısıdır. Kronik olduğu zaman alveollerin(hava kesecikleri) çeperi kalınlaşır ve soluk alma güçlüğü çekilir.
Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren kronik bir hastalığıdır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bu uyarılar hastalarda hırıltı ve öksürüğe yol açar.
Bronşit, akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır.
1- Akut Bronşit: Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür.
2- Kronik Bronşit: Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur.
Bruselloz, brusella bakterilerinin neden olduğu, infekte hayvanlardan insanlara bulaşabilen bir hayvan hastalığıdır. En sık bulaşma nedeni kaynatılmamış, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin kullanımıdır. Çiğ etle de bulaşması mümkündür. Brusella bakterileri annenin hastalığı sırasında anne kanında bulunup, bazen anne karnındaki bebeğe bulaşır. Bu bulaşma düşük ve anne karnında bebek ölümü ile sonuçlanabilir. Bruselloz çeşitli antibiyotiklerle tedavi edilebilir.
Dermatoz, deri hastalıklarına verilen genel isimdir.
Mantarlar deride ve tırnakların altında çoğalan ve ancak mikroskop ile görülebilecek küçük organizmalardır. Bunların çoğalarak yayılması sonucunda Dermatofitoz yani cilt mantarı hastalığı oluşur. Bu organizmalar bütün çevremizde, özellikle ayakkabı ve terliklerde, havlularda, bahçede, evde, genel kullanıma açık duşlar, jimnastik salonları, yüzme havuzlarının basamakları, otel ve cami halıları gibi ortamlarda bulunurlar. Tüm mantar hastalıkları oldukça bulaşıcıdır ve kolaylıkla yayılabilir. Ayak ve tırnak mantar hastalıkları tedavi edilmediklerinde vücudunuzun diğer bölümlerine yayılabilir, yakınlarınıza bulaşabilir veya vücudunuzda bakterilere bağlı daha ciddi infeksiyonlara neden olabilir.
Egzama(dermatit) derinin iltihabıdır ve çoğu zaman kaşıntılı seyreder. Genellikle allerji nedeniyle oluşur; ama duygusal sıkıntı da egzamaya yol açabilmektedir. Bazen de egzama görünür hiçbir neden yokken çıkmaktadır. En sık görülen egzama tipi, allerjik kökenlidir. Tıp dilindeki adı “atopik dermatit” olan bu hastalık çoğunlukla astımlılarda ve saman nezlelilerde görülür. Saman nezlesi, çiçek tozlarının neden olduğu allerjik bir hastalıktır.
Bulaşıcı hastalık ya da enfeksiyon hastalıkları, hastalık yapıcı, herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Hastalığı yapan organizmalar, virüsler, bakteriler, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşabilir. Şarbon, AIDS, frengi, tifo, kolera, verem, boğmaca, sıtma, kızamıkçoık, belsoğukluğu ve daha birçok hastalık enfeksiyon hastalıklarıdır.
Erizipeloid, enfekte olmuş deniz ve balık ürünlerine temas edenlerin ellerinde Erisipelotriks İnsidoza bakterisi tarafından oluşturulan bir enfeksiyondur. Bölgesel kızarıklık, yanma, ağrı ve kaşıntı görülür. Kana karışabilir ve lenflere bulaşabilir.
HPV (Human Papilloma Virus), genital bölgede ve mukozalarda enfeksiyon yapan ve condyloma acuminatum (kondiloma aküminatum ya da kısaca kondilom) adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan bir virüstür. Çoğu virüs hastalığında olduğu gibi HPV de bir kez vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşir ve zaman zaman alevlenmelere yolaçar. Bu yüzden HPV enfeksiyonu kesin tedavisi olmayan bir hastalık olarak kabul edilir.
Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.
Köpeklerde görülen leptospira olgularının büyük çoğunluğu L.canicola, L.icterohaemorrhaigae, L.ponoma tarafından yapılmaktadır. Bakteri idrar yoluyla atılır ve vücuda mukozalardan veya yara bere olan deriden girer. Hastalık insanlara da bulaşabilir. Hastalık yazın daha sık olarak görülür. Vücuda giren bakteri iç organlara gider ve 4-10 gün süren çoğalma dönemine girer. Bu dönemin sonunda; böbrekler etkilenebilir ve bunun sonucunda böbrek yetmezliği oluşabilir,
Karaciğer etkilenirse sarılık, akut hepatit veya kronik aktif hepatit şekillenebilir;
pıhtılaşma bozuklukları ortaya çıkabilir.
Septisemi yani Kan Zehirlenmesi kana bakteri ya da zehir karışmasıdır. Septisemi farklı yollardan oluşabilir.
- Deride yer alan yaranın mikrop kapması ve enfeksiyon oluşması
- Bir apsenin patlayarak iltihabın kana karışması
- Boğaz enfeksiyonu sonucu
- Akciğer enfeksiyonu sonucu örneğin zatürre gibi.
- Bağırsakların iltihaplanması sonucu
- İdrar yolları enfeksiyonu sonucu
septisemi kontrol altına alınmazsa bütün bedene yayılır. Septisemiye neden olan bakteri bedene çeşitli yollarla girebilir. Akyuvarlar aslında bedeni, bakterilere karşı korurlar; ancak bakteriler bir anda aşırı çoğalırsa akyuvarlar savaşamaz duruma gelirler. Bu ya başka bir hastalık nedeniyle zayıf düşmüş bir bedende ya da sağlıklı bir kişide güçlü bir organizma tarafından yaratılabilir. Septiseminin belirtileri ateş, aşırı halsizlik ve kan basıncının ani düşmesidir. Hasta kendini çok bitkin hisseder; komaya girerek ölebilir.
Zatürre olarak da bilinen pnömoni, akciğerlerin iltihaplanmasıdır. Zatürrenin ilk sıradaki nedeni, pnömokok (Streptococcus pneumoniae) adı verilen yuvarlak şekilli bakterilerdir. Virüslerin neden olduğu zatürre ise genellikle daha hafiftir ve evde tedavi edilebilir. Bakteriyel pnömoniler daha ağır seyirli olup genellikle soğukalgınlığı nedeniyle ortaya çıkarlar. Pnömoni akciğerin tek bir lobu ile sınırlı ise lober pnömoni, bronşlardan başlayarak akciğerin başka bölümlerine yayılmışsa bronkopnömoni olarak adlandırılır.