PETROL ve DOĞAL GAZ ARAMA ve ÇIKARMA SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

I- GENEL PROFİL

Ham petroller ve doğal gazlar, 1-60 arasında karbon atomuna sahip, hidrokarbon moleküllerinden oluşmaktadır. Temel hidrokarbon molekülü, 1 karbon atomuna bağlanan 4 hidrojen atomundan oluşan metandır. 1-4 arası karbon atomuna sahip hidrokarbon molekülü genelde gaz halde, 5-19 arası sıvı halde ve 20 ve daha çok karbon atomu bulunan hidrokarbon molekülü katı halde bulunur. Ham petroller ve doğal gazlar, hidrokarbonların yanında kükürt, azot ve oksijen bileşikleri ile bazı metaller ve elementler de içerir.

Petrol ve doğal gaz, günümüzde sadece en çok kullanılan ve bağımlı olunan enerji olmanın dışında, bazı politik değerlere de sahiptir. Dünya petrol üretimi 2005 verilerine göre yaklaşık 3900 milyon tondur. Bunun yaklaşık %25’ini ABD kullanmakta, %8’ini Çin ve %6’sını Japonya kullanmaktadır. Türkiye’nin yıllık tüketimi ise 32 milyon tondur. Yani Türkiye’nin 1 yılda tükettiği petrolü ABD yaklaşık 1 hafta’da tüketmektedir. Ayrıca ABD tükettiği petrolün %65’ini ithal etmektedir.

Dünyanın en çok petrol rezervlerine sahip olan ülkesi sırasıyla Suudi Arabistan, Kuveyt ve Rusya’dır. Diğer önemli petrol üreticileri ise İran, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuella, Nijerya, Çin, Meksika, ABD, Kanada ve Norveç’tir.

Petrol; aranması, bulunması, çıkartılması ve rafine edilmesi oldukça yoğun teknoloji gerektiren, yüksek maliyetli bir iştir. Üretimin her aşamasında, birçok dev makine kullanılmaktadır. Petrol, yerin yüzlerce metre altından çıkartılmaktadır. Daha sonra son derece karmaşık kimyasal teknikler ve rafinasyon işlemlerinden geçirildiken sonra, kullanılmaya hazır hale gelmektedir. Petrol, rafine edilirken elde edilen yan ürünler de, 10’larca değişik sektör için hammadde oluşturmaktadır.

II- PETROL ve DOĞAL GAZ ARAMA, ÇIKARMA ve ÜRETME SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER

Bu sektörde en önemli tehlikeler; coğrafi ve iklimsel koşullardan kaynaklanan hastalıklar, karada ve denizde gerçekleştirilen çok uzun yolculuklardan kaynaklanan stres ve yaralanmalardır. Psikolojik bozukluklar, genellikle uzun süre yerleşime uzak noktalarda ve toplumdan soyut ortamlarda küçük bir grupla yapılan çalışmalardan kaynaklanmaktadır. Özellikle denizde ve okyanuslarda kurulan platformlarda, uzun saatler boyunca çalışma, hava şartlarının kötülüğü ve ıssız bir ortamda bulunma ciddi psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir. Ayrıca suyun altında dalarak yapılan çalışmalarda önemli riskler oluşturmaktadır.

II.1. Hastalıklar

II.1.1 Davranış ve Ortam Kaynaklı Hastalıklar

Denizde gerçekleştirilen çalışmalar hem iş sırasında hem de iş dışında oldukça tehlikelidir. Birçok işçi, deniz platformlarında yapılan yoğun çalışmanın, toplumdan soyut ortamın ve sürekli değişen hava koşullarının getirdiği strese dayanamamaktadır. Bunun sonucunda işçilerde normal olmayan sürekli bir iç huzursuzluğu görülmekte, sigara ve alkol tüketimi aşırı derecede artmakta ve sık ilaç kullanımı görülmektedir. Çalışma sırasında gürültü ve titreme de sıkça rastlanan insomnia*(uyku sorunu) rahatsızlığını tetiklemektedir. Deniz tutması ve boğulma da önemli riskler arasında yer almaktadır.

Hava koşullarından kaynaklanan solunum yolları rahatsızlıkları, vücudun belli yerlerine özgü enfeksiyonlar ve parazitik hastalıklar görülebilir ancak bu konuda epidemiyolojik (toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen faktörleri inceleyen bir çalışma alanıdır) çalışmaların yapılmasına gereksinim vardır. Petrol işçilerinin omuzlarında artrit*, epikondilit*, boyun omurunda (kireçlenme)artroz*, kol ve bacaklarda polinörit* görülür. Ayrıca gürültü ve sesten kaynaklanan rahatsızlıklara da rastlanır.

Çalışmalar sırasında meydana gelen yaralanmalar, düşme ve kaymalardan, boruları yanlış kaldırmaktdan, makinaların yanlış kullanımından ve patlayıcılardan kaynaklanmaktadır.

II.1.2. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Yanıklar* da, buhardan, ateşten, asitten, sodyum hidroksit gibi kimyasalları içeren çamurların cilde temas etmesinden ötürü görülmektedir. Kontakt dermatit* ve cilt yaraları ise petrol ve kimyasalara sunuk kalmaktan ötürü oluşur.

Petrol ve doğal gaz çıkarılırken sunuk kalınması olası olan tehlikeli bazı materyaller ve kimyasallar şunlardır:

-Ham petrol, doğal gaz ve hidrojen sülfür gazı

-Ağır metaller ve benzen

Asbest, formaldehit, hidroklorik asit ve diğer tehlikeli kimyasallar

Radyoaktif kaynağa sahip ekipmanlar ve radyoaktif materyaller

Çamur ve egzoz gazları

II.1.3. Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Petrol ve doğal gaz çıkarma ve üretme işi farklı coğrafyalarda ve değişik iklimlerde yapılmaktadır. Tropik ormanlar ve çöllerden arktik buzullara, kuru topraklardan okyanuslara ve kuzey denizine uzanan geniş bir alanda petrol çıkarılmaktadır. Bu sektörde çalışanlar, gürültü, sarsıntı, fırtına, fiziksel tehlikeler ve mekanik aksaklıklar gibi zorlukların varlığında çalışmaktadırlar. Makinaların sarsıntı yapması işçilerin dikkatli hareket etmesini zorunlu kılmaktadır.

II.2. Kazalar

Platform, sondaj aletinin çevresi ve kullanılan ekipman her zaman kaygandır. Petrol sondaj kulesine çıkarken kaymalar ve düşmeler yaralanmalara ve sakatlanmalara sebep olabilir.. Sondaj borularını hızlıca çıkartma ve takma işlemi son derece iyi bir koordinasyon gerekmektedir bunun için işçilerin eğitim alması şarttır.

Kullanılan eldivenlerin içine yağ girmesi hem elleri yağlandırarak çalışmayı engellemekte ve hem de kaymalar nedeniyle kazalara sebebiyet verecek hem de cilde kapalı ortamda temas ettiği için cilt hastalıklarına neden olacaktır.

Deniz üstünde yer alan petrol platformlarında çalışanlar yukarıda anlatılanların dışındaki tehlikelerle de karşılaşabilirler. Platformun çökmesi ya da suya batması tehlikesi ile karşılaşınca işçilerin kendilerini kurtarmak için ne yapmaları gerektğini bilmeleri gerekir. Aksi takdirde hayati tehlikeler mevcuttur.

III- PETROL VE DOĞAL GAZ ARAMA, ÇIKARTMA VE ÜRETME İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

İşyeri hijyenini görüntüleme ve medikal gözetim sistemleri, çalışan işçilerin zehirli ve tehlikeli maddelere ne oranda maruz kaldıklarını değerlendirmek açısından yerleştirilmelidir. Hidrojen sülfür gibi yanıcı ve zehirli buharların ortamda gözetlenmesi gerekmektedir. Özellikle deniz platformlarında, hidrojen sülfür ile temas tamamen engelenmelidir. Hidrojen Sülfür’ün ortamda bulunma beliritileri bütün işçilere öğretilmeli, zehirlenmeye ve patlamaya karşı ortamda bulunan hidrojen sülfürün nasıl yok edileceği iyice öğretilmelidir. Bununla birlikte çalışan herkesin mutlaka Kişisel Koruyucu Donanım kullanması gerekmektedir.

Kafa Koruyucular: Çarpmalar sonucunda yarılmalar, kanamalar ve hatta cidi travmalar* söz konusu olabilir. Bu nedenle kafayı koruyacak başlıkların, kasketlerin veya baretlerin takılması zorunludur. Elbette bu başlıkların sağlam maddelerden yapılması gerekmektedir. Ayrıca çarpmanın ötesinde nemli ortamlarda çalışırken başlığın yanlarının akan suyu durdurabilmesi için yukarı bükük olması da önemlidir.

El Koruyucular: Kullanılan eldivenler,’’ yağ geçirmez’’ olmalıdır çünkü ortamda sürekli yağ bulunmaktadır. Eldivenin içine yağ girmesi hem elleri yağlandırarak çalışmayı engelleyecek ve kaymalar nedeniyle kazalara, hem de cilde kapalı ortamda temas ettiği için cilt hastalıklarına neden olacaktır. Ayrıca olası bir patlama ve yangın durumunda elleri koruyabilmesi için yanmaya karşı dayanıklı olmalıdır. Bazen aşırı soğuk havalarda çalışma gerektiğinden elleri donmaya ve neme karşı korumak için termal olmalıdır.

Göz Koruyucular: Eğer kimyasal bir maddenin sıçraması gibi bir tehlike varsa tam bir koruma için ‘goggle tipi’(göze hava ve diğer maddelerin temasını tamamen engelleyen her yanı korumalı gözlük) gözlük kullanılmalıdır. Sondaj işlemi sırasında ham petrol, doğal gaz ve hidrojen sülfür gazı, ağır metaller ve benzen, asbest, formaldehit, hidroklorik asit ve diğer tehlikeli kimyasallara sunuk kalınabilmektedir. Bunların göze sıçraması tehlikeli olduğu için koruyucu gözlükler mutlaka takılmalıdır.

Ayak Koruyucular: Platformlarda çalışırken kayma olasılığından ötürü, giyilen botların ‘lastik-kauçuk’ olması gerekmektedir. Ayrıca botların ayak parmaklarını koruyucu demirlerle ön kısmı kaplanmış olmalıdır. Isı ve sıvıya karşı da gereken korumayı sağlaması önemlidir.

Cildi korumak için giyilen koruyucu giysilerin soğuk ve sıcak ortamlara uygun olarak seçilmesi terlemeyi ve üşümeyi engeller. Ayrıca yangın ve patlama ihtimaline karşı giyilen giysilerin yanmayan kumaşlardan yapılması gerekmektedir.

Bu sektör, gürültünün çok olduğu bir sektördür. Buna karşı kulakların duyu kaybına uğramaması için kulaklıklar veya kulak tıkaçları gibi kulak koruyucu donanımlar kullanılmalıdır.

Solunum Koruyucular: Genellikle sıradan solunum maskeleri yapılan işler için yeterli olmaktadır. Ancak bu toz maskeleri, havayı ve tozları süzmek konusunda yeterli değil ise o zaman havayı süzen solunum aygıtları ve hatta gerekirse tüplü solunum aygıtları bile kullanılabilir. Hidrojen sülfür gibi zehirli gazlar, nitrojen ve karbon dioksit gibi nefes darlığı ve tıkanmaya neden olan gazlar ve hidrojen florür gibi asitlere karşı korunmak için bunlar gereklidir.

*

Artrit, eklemlerin iç yüzlerini etkileyen iltihabi bir hastalıktır. Uzun süreli ve tekrarlayıcı bir hastalık olan romatoid artrit zamanla ilerleyerek kötüleşme gösterebilir. Artrit yalnız eklemleri değil bütün vücudu da etkileyebilir. Şekil bozukluğuna neden olabildiği için çeşitli sakatlıklara yol açabilir. Hastalık bütün eklemleri etkileyebilir, ancak en çok el ve ayak bileklerinin küçük eklemlerinde gözlenmektedir. Artrit tek bir hastalık değildir, 100’den fazla farklı hastalık artrit ile ilişkilidir. Dirsek ekleminde zorlanmaya bağlı kas liflerinde yırtık (tenisçi dirseği= lateral epikondilit) gibi basit romatizmal hastalıklardan, romatoid artrit (RA) gibi tüm vucudu etkileyen ağır hastalıklara kadar farklı hastalık formları bu grupta yer almaktadır. Sistemik lupus eritematozus gibi artritle ilişkili ancak vücudun akciğer, kalp ve böbrekler gibi hayati organlarını etkileyebilen romatizmal hastalıklar da artritle olan ilişkileri nedeniyle bu grupta yer almaktadır. Hastalar arasında bilinen adıyla kireçlenme(artroz) bu grubun en bilinen hastalığıdır ve pek çok hasta tarafından romatizma denince akla yanlızca bu hastalık gelmektedir. Bu hastalıkların temel ve ortak belirtisi kas eklem ağrıları olduğundan artrit ya da romatizmal hastalıklar olarak adlandırılmaktadırlar. Genellikle eklem ağrısının nedeni eklem yüzlerini kaplayan zarların (sinovya) mikrobik olmayan iltihabıdır(inflamasyon).

İnsomnia, yeterli sürede ve dinlendirici uyku uyuyamama hastalığıdır. Hastalığın varlığı süresince uyku saatlerinde düzensizlik, ani gece uyanmaları, uyandıktan sonra tekrar uykuya dalmada güçlük ve sabah çok erken saatlerde uyanma gibi belirtiler gözlemlenir. Düzenli uyku saatinin varlığı ve uzun süreli uyumalar, ertesi güne dinlenmiş ve çalışmaya hazır hale gelerek uyanacağımız anlamına gelmez. Uyku ve uyuma sorunları üzerine yapılan çalışmalarda, yetişkin bir bireyin, her gece yedi-sekiz saat uyuması gerektiği söylenir. Ancak bireyden bireye farklılık gösteren dinlenme süreci kişinin uyku süresini değiştirebilir. Araştırmacılar yetişkin bireylerin yüzde 30-40’lık bir bölümünün her sene insomnia sorunu ile başa çıkmaya çalıştığını belirtmektedir.

Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.

Periferal nörit, sinir uçları iltihaplanması ile ilgili bir rahatsızlıktır.

Türkçede travma yaralanma, incinme, anlamına gelmektedir. Travma sonrası stres bozuklugu (TSSB), DSM-IV’te, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karsilasmasi, böyle bir duruma tanik olma gibi agir travmatik olaylardan sonra ortaya çikabilen, özgül semptomlarla kendini gösteren bir tablo olarak tanim­lanmaktadir. Semptomlar üç aydan kisa sürdügünde “akut”, daha uzun sürerse “kronik” TSSB adi verilir. Klinik açidan önemli bir özellik de travmatik yasantidan 6 aydan uzun bir süre sonra ortaya çikan tiplerdir. Bunlara, gecikmeli baslangıçlı adi verilmektedir.

Yanık, ısı, ışın, elektrik veya kimyasal maddelere sunuk kalma sonucunda deri ve derialtı dokularda meydana gelen yaralanmadır.

1. derece yanıklar: Derinin sadece en üst tabakasının zedelendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik ve ağrı görülür. Örnek: güneş yanıkları.

2. derece yanıklar: Derinin üst ve değişen oranlarda alt kısmının etkilendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik, ağrı ve su toplanması (bül) ile karakterizedir.

3. derece yanıklar: Tüm deriyi kapsayan; derialtı dokularına, derin dokulara ve hatta kemiklere kadar ulaşan yanıklardır. Deri kuru kayış gibi olabilir veya renk değişikliği  görülebilir (kömür gibi, beyaz veya kahverengi olabilir ). Şiddetli yanıklarda, yüzeysel sinir uçları ve kan damarları zedeleneceğinden yanık alanda his kaybı olabilir; buna karşın çevredeki daha az yanmış olan doku aşırı ağrılı olabilir.