ORMANCILIK SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

I-GENEL PROFİL

Ormanlar, en eski çağlardan beri insanlar için önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Kuru ağaçların yakılması ısınmaya yardım etmiş, ağaçların meyveleri toplanmış ve yere düşen dallar barınakların yapımında kullanılmıştır. Endüstrileşme ile birlikte ormanlardan elde edilen kerestelerin kullanım alanı giderek artmıştır. Bugün mobilya, kağıt ve ahşap sanayii başta olmak üzere ormanlardan gelen hammadeler pekçok sektörde kullanılmaktadır.

Dünya’nın kereste üretimi yaklaşık 4 milyar metreküptür. Dünyanın en büyük üreticisi 450 milyon metreküp ile ABD’dir ve onu Rusya, Kanada, Çin, Brezilya, İsveç, Endonezya ve Finlandiya takip etmektedir. Orman ürünlerinin ticaret hacminin yaklaşık 130-150 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle gelişmekte olan bazı ülkelerde ormancılık, ulusal gelire en büyük katkı yapan sektör durumundadır.

Bütün dünya’da yaklaşık 20 milyon insanın ormancılıkla uğraştığı tahmin edilmektedir. Bu toplam dünyada çalışanların yaklaşık %1’ini oluşturmaktadır. Ormancılık genel olarak 3D (dirty, difficult and dangerous) sektör olarak tanımlanır. Yani ağır, kirli ve tehlikeli kelimelerinin ingilizce ilk harfleri olan 3D olarak tanımlanır. Ormancılık işi doğada yapıldığından çalışanlar; aşırı soğuklara, aşırı sıcaklara, yoğun kar yağışına, sağnak yağmur yağışına ve Ultraviole Radyasyona (UV) sunuk kalabilirler. Bunun dışında çamura batma riski, ortamın dev bitkilerle dolu olması ve benzeri ağır koşullar her zaman var olabilir.

Bunlarla birlikte işin genelde oturma alanlarından uzak yapılması, acil müdahale isteyen durumlarda, büyük sıkıntılar doğurur. Ayrıca uzun süre evden uzakta çalışma da bazı psikolojik tehlikeleri beraberinde getirir.

Ormancılık, en tehlikeli sektörler arasında yer almaktadır. Bu nedenledir ki ABD’de iş kazası sigorta primlerinin ücrete olan oranının, en yüksek olduğu sektörlerden biridir. İşçiye ödenen ücretin yaklaşık %40’ı kadar bir prim iş kazalarına karşı sigorta olarak yatırılır. Ağaçların kesilmesi sırasında testere ve diğer kesici makinalardan kaynaklanan kazalar, ağaçların düşerken altında kalınması sonucu meydana gelen kazalar, çoğunlukla ölümle sonuçlanmaktadır. Yaklaşık her 4-10 işçiden biri, ülkelere göre oranı değişmekle birlikte, her yıl ağır bir kaza geçirmektedir. Bu oran çok büyük bir tehlikenin varlığına işaret etmektedir.

II- ORMANCILIK SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER

II.1. Kazalar

Bununla birlikte kullanılan testereler gerçekten çok kesicidir. Çünkü insan bedeninden bile kat kat kalın ağaçların gövdelerini kesebilecek güçte tasarlanmışlardır. Kesme işlemi sırasında, bir anlık dalgınlık, kayma, çarpma ve makinanın geri tepmesi vücudun herhangi bir yerinde ağır yaralanmalara, kesilmelere, kopmalara ve çoğu zaman ölümlere neden olabilmektedir.

Kesilen ağaçların nereye düşeceklerinin ayarlanması ve özellikle birçok kişi çalışırken bunun haber verilmesi oldukça önemlidir. Tersi durumda, bazen ağırlığı tonlarla ölçülen büyük ağaçlar işçilerin üstüne düşmekte ve çok ciddi kazalara, yaralanmalara ve ölümlere neden olmaktadir.

II.1.1 Ormancılık Sektöründe Meydana Gelen Kazaların Vücüttaki Dağılımı

 

II.2. Hastalıklar

II.2.1. Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

İklim en önemli faktörlerden biridir. Sıcak havalarda çalışırken, insan vücudu duruma adapte olmak için kalp atış hızını arttırır ve kendini soğutmaya çalışır. Ayrıca terleme nedeniyle sürekli su kaybedildiğinden çok sıcak havalarda çalışabilmek için her saate bir litre su içmek gereklidir. Çok soğuk havalarda ise vücut kendini ısıtmak için çok enerji kullanır. Soğuk havalarda kaslar tutulabilir ve bu da kas iskelet sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir.

Ormancılıkta ağaçları kesmek ve bunları daha standart boylara sahip kütükler haline getirmek için makinalar kullanılır. En eski yöntem elbette balta ve elle kullanılan büyük testerelerin kullanılmasıdır. Bugün ne var ki bu yöntemler artık hemen hiç kullanılmamaktadır.

Elle kullanılan testereler, oldukça çok gürültü çıkartır onun için kulaklarda duyma bozukluklarına hatta sağırlığa neden olabilir. Testerelerin kullanımı sırasında sürekli bir sarsıntı vardır. Bu Raynaud Sendromu* ve Karpal Tünel Sendromu* gibi meslek hastalıklarının görülmesine neden olur.

II.2.2. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Testereleri çalıştırmak için gereken enerji ,gaz yağlarıyla sağlanır. Bu makinalardan çıkan egzoz dumanı’nın önemli bir kısmı yanmamış gaz yağıdır. Egzoz emisyonunun en önemli bileşenleri gaz yağını oluşturan hidrokarbonlardır. Aromatik hidrokarbonlar, olan toluen ve benzen bunların en sık rastlananıdır. Egzoz gazlarının önemli bir bölümü yanma sırasında oluşur ki bunların içinde en tehlikeli olan karbon monoksittir. Yanma sonucunda ayrıca aldehit, formaldehit ve azot oksitler de oluşur. Bu gazlara sunuk kalan işçiler, mide bulantısı, baş ağrısı, halsizlik ve en çok da solunum yollarının tahriş olmasından yakınırlar. Ancak açık havada çalışılıyor olması, bu gazların çabucak dağılmasını sağladığından riskleri azaltır. Çok az da olsa bazen karbon monoksit zehirlenmesi* görülebilir.

Pestisitler ve herbisitler ise ormanın çalışılan ve yaşanan bölümünde mantarların, kemirgenlerin ve böceklerin kontrol edilmesi için kullanılır. Ormancılıkta kullanılan pestisit ve herbisitler, tarım sektörü ile karşılaştırıldığında genellikle hem miktar hem de zehirleyicilik açısından daha az tehlikelidir. Bunlara yoğun olarak sunuk kalınması nedeniyle akut zehirlenme, Parkinson hastalığı*, periferal nörit*, Alzheimer hastalığı*, akut ve kronik ensefalopati*, Hodgkin lenfoma*, Non-Hodgkin lenfoma, multipl miyeloma* ve lösemi* görülebilir.

II.2.3. Biyolojik Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Enfeksiyonlar ve hayvanlardan bulaşan hastalıklar, en önemli biyolojik tehlikelerdir. Bazı mikroplar, virüsler ve neden oldukları hastalıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Enfeksiyonun adı
Bulaşma Yöntemi
Etkileri
Amebiyazis
İnsandan insana, meyve 
ve sebzeden, sudan
Sindirim sistemi rahatsızlıkları
Dengue Humması
Aedes sinekleri
Yüksek ateş, halsizlik, döküntü, 
bitkinlik
Meningo-ensefalit
Flavivirüs
Komplikasyonlar
Filariyazis
Hayvanlardan, sineklerden
Baş ağrısı, döküntü, mide bulantısı, 
üreme organlarında ödem
Tilki Şeridi
Ölü tilkiler, vahşi hayvanlar
Karaciğeri etkiler
Lyme hastalığı*
Keneler
Yüksek ateş, ani ağrılar
Leptospirosiz*
Hayvanların idrarından
Sarılık, böbrek yetmezliği ve 
menenjit ile karakterizedir.
Sıtma*
Sivrisinekler
Yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik
Tatarcık Humması
Sivrisinekler
Yüksek ateş, halsizlik, döküntü, bitkinlik
Kuduz*
Hayvanların salyası
Şuur kaybı, huzursuzluk, felç ve ölüm
Tetanoz*
Mikrop; topraktan, tozdan, 
nemli ortamlardan
Omur ilik ve sinir sisteminin tahribatı
Tüberküloz*
Koch basili mikrobundan
Akciğerin, omurganın, kalça kemiklerin, 
lenflerin tahribatı
Sarı Humma
Aedes sinekleri
Ateş, baş ağrısı, titreme, bulantı

 

III- ORMAN İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Teknolojinn gelişmesi ile birlikte ormancılık sektöründe de mekanizasyon artmıştır. Ağaçlar artık grayderlere benzeyen araçlar sayesinde insan eli hiç değmeden kesilebilmektedir. Bu makinaların kullanıyor olması elbette iş sağlığı açısından önemli bir gelişmedir; çünkü yapılan işler kabin içinden idare edildiği için elle kullanılan testerelerin yarattığı birçok risk ortadan kalkmaktadır. Ayrıca kabinler, değişik hava koşullarında çalışmayı da kolaylaştırmaktadır. Ne var ki, bu makinalar çok pahalıdır. Birçoğunun değeri 1,000,000 Amerikan Doları’ndan aşağı değildir. Ayrıca mekanizasyonun artması, işsizlik sorununu da beraberinde getirebilir.

Kesilmelere karşı alınacak mekanik önlemlerden sonra elleri ve vücudu korumak için el koruyucu eldivenlerin ve koruyucu giysilerin içine koruyucu tabanlar ve yastığa benzer pedler (ayakkabı tabanlığına benzer) yerleştirilmektedir. Birkaç kat ‘dayanıklı liflerden’ oluşmuş bu elyaf, giysilerin içine yerleştirildikten sonra, testere zincirleri bu bölgeye dokunduğunda, dayanıklı lifler dışarı çıkar ve gerilimden ötürü makine durur ve böylecek kesilme riski azalmış olur. Ancak unutulmamalıdır ki, kesilmeye karşı vücudu tamamen koruyabilecek materyal çok kalındır ve genellikle uzun çalışmalar açısından kullanım rahatlığı hemen hiç yoktur. Onun için testereler kullanılırken son derece dikkat edilmelidir

Kauçuktan yapılmış ayak koruyucu botlar ve ayakkabılar, testerelerin neden olduğu kesikleri önlemek konusunda oldukça etkilidir. Kesikler özellikle ayaklarda, parmaklara yakın yerlerde sıkça meydana gelmektedir onun için bu bölgelerin ‘metal kaplı’ olması, parmakları kesiklere karşı koruyacaktır. Çok sıcak havalarda kauçuk botların kullanılması mümkün değildir bunun için deri olanlar yine parmakların olduğu bölge metalle kaplanmak suretiyle kullanılabilir(çelik burunlu ayakkabı).

Düşen ağaçlara ve dallara karşı işçilerin korunması için baş koruyucu donanımlar olan baretler, kasklar ve başlıklar takmak gerekmektedir. Bunlar aynı zamanda testerenin geri tepmesiyle birlikte başa gelmesi durumunda da kesilmeye karşı yaşamsal bir rol oynar. Çünkü baş bölgesinde testerenin yarattığı kesilmeler çoğunlukla ölümle sonuçlanmaktadır. Bununla birlikte kafaya rahatça oturan ve ağır olmayan bir başlığın kullanılması çok önemlidir. Tersi durumda, işçi rahatsız olduğu için dikkati dağılacak ya da gün sonunda bazı ağrılar ortaya çıkacaktır. Sıcak havalarda başın hava alması için, delikli olanlar yeğlenmelidir. Ancak deliklerin çoğalması, başlığın travmalara* karşı gösterdiği direnci azaltır.

Yüzü korumak için özellikle başlığa monte edilmiş, indirilip-kaldırılabilen yüz koruyucu siperler(maskeler) kullanılabilir. Bunlar genellikle plastikten yapılmaktadır ve şeffaf olduğu için net bir görüş sağlamaktadır. Ancak kolayca pislenir ve plastik temizlenirken kullanılan kimyasallar kolayca aşındırma yapar. Bu nedenle farklı materyallerden yapılmış ağ şeklinde yüz tülleri de kullanılabilir. Yine gözleri korumak için koruyucu gözlükler takılabilir; ancak buğulunmaya karşı özel olarak tasarlanmış olan modeller kullanılmalıdır. Tersi durumda görüş engellenir ki, bu daha büyük kaza riskleri doğurur.

Ormancılıkta kullanılan makinalar ve testereler oldukça çok gürültü çıkarırlar. Bu nedenle bu gürültüye uzun süre sunuk kalan işçilerde duyma ile ilgili sorunlar meydana gelir. Eğer önlem alınmaz ve çok uzun yıllar bu gürültüye sunuk kalınırsa, sonunda sağırlıklar ortaya çıkar. Bunun için kulak koruyucu donanımlar olan kulaklıkların ve kulak tıkaçlarının mutlaka çalışılırken kullanılması gerekmektedir. Bu kulaklıkların etkili olarak kullanılabilmesi için kulağa tam oturması ve kulakla ortam arasında tam bir tampon oluşturması gerekir. Gözlüklerin ya da başlıkların çıkıntıları kulaklıkların tam oturmasını engellerse o zaman tam bir koruma sağlanamaz

*

Alzheimer hastalığında henüz bilinmeyen nedenlerle beynin belli bölgelerinde proteinler birikerek sinir hücrelerini hasara uğratmakta; birbirleri ile olan bağlantılarını koparmakta ve sinir uyarılarını taşıyan bazı kimyasal maddelerin miktarını azaltmaktadır. Kısacası, beynin iletişim ağı ciddi anlamda bozulmaktadır. Bunun sonucunda da bilgiler ve zihinsel beceriler birer birer yitirilmektedir.

Ensefalopati, beyni etkileyen her türlü hastalığa verilen genel addır.

Lenf kanserlerinin genel adı lenfomadır. Oldukça seyrek karşılaşılan kanserlerden olan Hodgkin hastalığı, lenfoma gruplarından biridir. Lenf kanserlerinin geri kalanına Hodgkin-dışı (non-Hodgkin) lenfomalar denmektedir.

Gaz sobaları, mangal,egzoz gazı, grizu, kömür ve karbon taşıyan yakıtların iyi yanmamaları sonucu açığa çıkan karbon monoksit gazı, karbon monoksit zehirlenmesine neden olur. Kapalı bir ortamda yoğun miktarda karbon monoksit solunması zehirlenmeye neden olur. CO(karbon monoksit); renksiz, kokusuz ve akciğerleri tahriş etmeyen bir gaz olduğundan solunum yapılırken fark edilmez. Havada 1/1000 oranında olsa dahi öldürücüdür. Zehirlenmenin belirtileri; baş ağrısı, baş dönmesi, terleme, kulak çınlaması, bulantı, kusma, solunum zorluğu, bayılma hissi, tansiyon düşüklüğü, hareket edememe, şuur kaybı ve komadır. Hasta temiz havaya çıkarılmalı ve sağlık yardımı alınmalıdır.

Karpal tünel sendromu, elin ve el bileğinin ağrılı bir hastalığıdır. Karpal tünel, el bileğindeki kemik ve diğer dokuların oluşturduğu dar bir kanaldır. Bu tünelin içinden median sinir geçer. Bu sinir başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının duyusunu alır ve başparmaktaki kaslara kumanda eder. Bu tünelin içerisindeki bağlar ve tendonlar şişip gerildiği zaman, median sinire baskı yaparlar. Bu baskı giderek karpal tünel sendromunu oluşturur.

Kuduz, insanlarda ve özellikle et yiyen hayvanlarda görülen, beyine yerleşerek felçlere neden olan ve ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. İnsanlara kuduzu en çok bulaştıran hayvan köpektir. Bunun yanı sıra kurt, çakal, sırtlan, tilki, ayı ve eşek önemli bulaşma kaynaklarıdır. Hastalığın ortaya çıkması, hastalık etkeni olan virüs’ün vücuda girmesinden sonra ortalama 2-8 haftadır. Hastalık genellikle kişilik ve huy değişikliği, huzursuzluk, kırıklık, ateş yükselmesi, ısırık yerinin ve/veya tüm vücudun kaşınması ile başlar; huzursuzluk giderek kontrol altına alınamaz; tükürük salgısı aşırı artar. Yutma ve solunum merkezlerinin felç olması nedeniyle yutma güçlüğü ve nefes almada zorluk görülür. Bu belirtilerin başlamasından 3-10 gün sonra ölüm meydana gelir.

Köpeklerde görülen leptospira olgularının büyük çoğunluğu L.canicola, L.icterohaemorrhaigae, L.ponoma tarafından yapılmaktadır. Bakteri idrar yoluyla atılır ve vücuda mukozalardan veya yara bere olan deriden girer. Hastalık insanlara da bulaşabilir. Hastalık yazın daha sık olarak görülür. Vücuda giren bakteri iç organlara gider ve 4-10 gün süren çoğalma dönemine girer. Bu dönemin sonunda; böbrekler etkilenebilir ve bunun sonucunda böbrek yetmezliği oluşabilir,
Karaciğer etkilenirse sarılık, akut hepatit veya kronik aktif hepatit şekillenebilir;
pıhtılaşma bozuklukları ortaya çıkabilir.

Lösemi, (kan kanseri) ya da ilik kanseri olarak da bilinen bir hastalıktır. Kemik iliğinde kan yapımından sorumlu hücrelerin kanserleşmeleri sonucunda gelişir ve aslında tek bir hastalık değildir; çok değişik tipleri vardır. Kanserleşen ilik hücreleri sağlıklı kan üretmedikleri gibi, iliği istila etmek suretiyle sağlıklı kan üretebilecek hücrelere de yer bırakmazlar.

Lyme hastalığı, insan ve hayvanlarda görülebilen ve kenelerle bulaştırılan (taşınan) bakteriyel bir hastalıktır. Bu hastalığa Borrelia burgdorferi bakterisi neden olmaktadır.

Yüksek ateş ,iştahsızlık bitkinlik ,ani gelen şiddetli ağrılar ,davranış bozuklukları

bilinç kaybı olabilir.

Multipl miyeloma, bir kanser çeşididir. Plazma hücreleri denen bir beyaz kan hücresi türünü etkiler.

Parkinson hastalığı, beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin ufak bir bölümünün hasara uğraması ve eksilmesi, dejenerasyon sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu hücreler dopamin adı verilen kimyasal bir madde salgılar. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderir. Beyinde yeterli dopamin yapılamazsa hareket ve denge işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar.

Periferal nörit, sinir uçları iltihaplanması ile ilgili bir rahatsızlıktır.

Raynaud Sendromu, el ve ayak parmaklarının soğuğa sunuk kalması nedeniyle ağrı ve uyuşuklukla birlikte soluklaşmasıdır. Dolaşım bozukluğu nedeniyle hastalık görülür. Genellikle bu hastalığın altında başka nedenler vardır. Bu nedenler bilinmiyorsa Raynaud’s sendromu adını alır. Sürekli sarsıntı yapan makinalarla çalışan işçilerde görülür.

Sıtma, hastalık yapıcı bir parazit olan plazmodiumların, dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir hastalıktır. Batı dillerinde bu hastalık için ‘Malaria’ terimi de kullanılır ki bu İtalyancada ‘kötü hava’ anlamına gelir. Hastalığın en önemli belirtisi olan titremeyle yükselen ateş, plazmodiumun çeşidine göre değişik şekillerde olur. Çok eski zamanlardan beri bilinen bu hastalığın tanısının konulması kolaydır; ayrıca tedavisi de olasıdır.

 

Tetanoz  mikrobu, genellikle toprakta, nemli ortamda, ev-ameliyathane tozlarında, tuzlu suda, özellikle gübre içerisinde ve oksijensiz ortamda yaşayabilen, ısıya dayanıklı bir mikroptur. Vücuda çok küçük yara ve kesiklerden bile kolayca girebilen Tetanoz mikrobu, salgıladığı Tetanospazmin adlı “Tetanoz zehiri” ile omuriliğe ve sinir sistemine zarar vermekte ve gelişmiş tüm tedavi olanaklarına rağmen hala 10 hastadan 6’sının ölümüne yol açmaktadır.

Türkçede travma yaralanma, incinme, anlamına gelmektedir. Travma sonrası stres bozuklugu (TSSB), DSM-IV’te, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karsilasmasi, böyle bir duruma tanik olma gibi agir travmatik olaylardan sonra ortaya çikabilen, özgül semptomlarla kendini gösteren bir tablo olarak tanim­lanmaktadir. Semptomlar üç aydan kisa sürdügünde “akut”, daha uzun sürerse “kronik” TSSB adi verilir. Klinik açidan önemli bir özellik de travmatik yasantidan 6 aydan uzun bir süre sonra ortaya çikan tiplerdir. Bunlara, gecikmeli baslangiçli adi verilmektedir.

Verem, (Tüberküloz) olarak da adlandırılan verem hastalığı insanlık tarihinin ilk çağlarından itibaren görülen en eski hastalıklardan birisidir. Verem esas olarak akciğerleri tutan ve bunun yanı sıra diğer birçok organda da yerleşebilen Mycobacterium Tuberculosis (Koch basili) mikrobunun oluşturduğu bir hastalıktır. Bağışıklık sistemi hücreleri savaşmalarına karşın mikropların tamamını genellikle öldüremez. Basiller akciğerlerde yuvalar oluşturmasına neden olur. Verem en çok omurga, kalça kemikleri, lenf bezleri, böbrekleri etkiler. Hastalığı, yalnızca akciğer veremi olan kişiler yayabilir. Bu kişilerin öksürmesi, konuşması ve hapşırması sonucu mikroplar damlacık şeklinde havaya atılırlar. Ortamda bulunan diğer sağlıklı kişiler havada asılı kalan bu mikropları soluk alırken akciğerlerine alırlar. Kaşık, çatal, bardak gibi eşyalardan hastalık bulaşmaz. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra uzun süre hastalık yapmadan kalabilirler. Bu dönemde vücut tarafından oluşturulan verem mikrobu bulaştığını genellikle bilmez.