BALIKÇILIK SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

I- GENEL PROFİL

Balıkçılık, insanlık tarihi düşünülecek olursa en eski eylemlerden birisidir. İnsanlar, her zaman önemli bir beslenme kaynağı olduğu için su kenarlarına yerleşmişler ve balıkla karınlarını doyurmuşlardır.

Son birkaç yüzyılda balıkçılık ve avlanma teknikleri değişen teknoloji ile birlikte yeni şekiller almaya başlamıştır. İnsan emeğine dayalı balıkçılık yerini yavaş yavaş büyük tekneler ve makinaların kullanıldığı endüstriyel balıkçılığa bırakmıştır.

Dünya’da avlanan balıklar 100 milyon metrik tonu geçmektedir. Bunların yaklaşık%15-20’si balık çiftliklerinden, %80’i ise deniz balıkçılığından gelmektedir. FAO’nun (Food and Agriculture Organisation of The United Nations) tahminlerine göre yaklaşık 15 milyon kişi balıkçılık yapmaktadır. Ancak en az bunun kadar bir rakamın da işleme tesislerinde, depolama, dondurma ve taşıma işlerinde çalıştığı düşünüldüğünde yaklaşık 25-40 milyon kişinin bu sektörde çalıştığı tahmin edilmektedir.

Balıkçılık, ister endüstriyel ister geleneksel olsun çalışma koşulları düşünüldüğünde en zor ve tehlikeli sektörlerden biridir. Sayıca bakıldığında geleneksel(artisanal) balıkçılıkla uğraşanlar sektörün %70’inden fazlasını temsil ederken endüstriyel balıkçılar pazara sunulan balığın %80’ini avlamaktadırlar.

Endüstriyel balıkçılık her ne kadar geleneksel yöntemlere göre verimlilik açısından çok büyük farklara sahip olsa da, makinalar ve kullanılan teknikler, türlerin devamı konsunda önemli tehlikelere neden olmaktadır.

Dalgıçlık da aynı şekilde avlanmak ve bazı değerli su altı kaynaklarını çıkartmak için tarih boyunca kıyılarda insanlar tarafından yapılmıştır. Ne var ki bu oldukça tehlikeli bir iştir- özellikle de derinlere dalınıyorsa-. Yaklaşık 30.000 Orta ve Güney Amerikalı ve yaklaşık 100.000 Asya’lı için dalgıçlık hala önemli bir geçim kaynağıdır.

Balıkçılık endüstrileşmeyle birlikte sermaye yoğun bir sektör haline gelmiştir. Tüketilen balık miktarının artması özellikle balık işleme teknolojilerindeki ilerleme ile bağlantılıdır. Yakalanan balıkların açık denizlerde soğutucular ve dondurucular sayesinde tazeliğinin korunması daha sonra işleme merkezlerinde kutulama, saklama ve sunum şekillerinin balığın bozulmasını önlemesi balık pazarını giderek büyütmüştür.

Balık işleme tesislerinde yapılan faaliyetlerin önemli bir bölümünün makinaların kullanımı ile yapılıyor olması diğer sektörlerde olduğu gibi çeşitli tehlikeleri ve meslek hastalıklarını da beraberinde getirmiştir.

II- BALIKÇILIK SEKTÖRÜNDE SAĞLIK SORUNLARI, KAZA VE HASTALIK ŞABLONU

II.1. Kazalar

İster daha küçük geleneksel balıkçı teknelerinde olsun isterse çok daha büyük ve çeşitli makinaların kullanıldığı endüstriyel balıkçı gemilerinde olsun önemli kazalar meydana gelmektedir. Trol balıkçılığında, trol denize atılırken birbirini takip eden ve vinçlere bağlı pek çok tehlikeli iş yapılmaktadır. Trol kapaklarının tel ağlara bağlanması en tehlikeli işlerden biridir. Çünkü bu kapaklar 100’lerce kilo ağırlığındadır. Balıkçılık teçhizatlarının vinçler ya da makaralar olmadan kullanımı mümkün değildir. Trol atılana kadar asılı bulundukları yerlerde herbiri çok ağır olan bu ekipmanlar ve bobinler sallanmaktadır.

Trollerin ya da ağların atılması ve çekilmesi sırasında bunları taşıyan sağlam çelik tel kablolar ve teller kullanılmaktadır. Bu kabloların üstündeki gerilim inanılmaz büyüktür ve bunlara dokunmak takılmaya, düşmeye ve önemli kesiklere neden olmaktadır. Ayrıca asılı duran trollerin çarpması, diğer ağlara ve kablolara takılarak düşme, gergin kabloların ve bazı mekanizmaların arasına sıkışma, parmakların, ellerin ve kolların yaralanmasına ve kopmasına neden olmaktadır. Ayrıca vinçlerin kaldırdığı ağır yüklerin, çelik kabloların ileri-geri sarması sonucunda ayaklara, bacaklara veya vücudun farklı yerlerine düşmesi söz konusu olmaktadır.

Eğer oltalar ve çengeller kullanılmışsa, avlanan balıkların bunlardan ayrılması sırasında batmalardan kaynaklanan yaralanmalar ve enfeksiyonlar görülmektedir.

Ayrıca çıkarılan balıklar teknede temizlenirken kullanılan keskin bıçaklar ve sivri aparatlar geminin denizde sarsılmasıyla yaralanmalara neden olmaktadır.

II.1.1. Ölümcül kazalar

Bunlar incelenirken genellikle 2’ye ayrılmaktadır. İlki gemiden düşme, dalgalar tarafından yutulma ve makinalardan kaynaklanan ölümlerdir. Diğeri ise gemiden kaynaklanan patlama, batma, yangınlar sonucu gemilerin kaybolması ve batması ile meydana gelen ölümlerdir. Yapılan bir araştırmaya göre Alaska’da balıkçılıkla uğraşan kişiler arasında 100.000 kişide ölüm oranı 414 olarak hesaplanıştır. Bu gerçekten oldukça büyük bir rakamdır. Diğer ülkeler için yapılmış olan çalışmalarda da bu rakam 100-200 arasında değişmektedir. Balıkçılık, ister geleneksel isterse endüstriyel olsun, çalışanlar için ciddi ölüm tehlikelerinin olduğu, riskli bir sektördür.

II.1.2. Ölümcül olmayan kazalar

Genellikle yapılan işler sırasında eller, bacaklar ve kollar ile boyun, baş, kaburga ve omurga bölgelerinde yaralanma ve sakatlanmalara sıkça rastlanmaktadır. En çok görülen travmalar; açık yaralar, kırıklar, burkmalar, çatlaklar, kopmalar ve burkmalardır. Bazı ciddi yaralanmalar ve açık yaralar söz konusu olduğunda enfeksiyon kapılmasını önlemek için antibiyotik kullanımı gibi anında ilaçla müdaheleye gerek duyulabilir.

Yapılan işler                                                               Yaralanmalar

Trollerin atılması, ağların serilmesi
Düşmeler, kablolara ve ağlara takılma, çarpma, sıkışma ve düşme
Trol kapaklarını birleştirme
Çarpmalar ve gemiden düşmeler
Balık temizleme
Bıçak ve makinaların kesmesi, muskuloskeletal ( kas, iskelet sistemi) zedelenmeleri
Oltayla balıkçılık
Çengellerin batması, iplere ve ağlara takılma 
Ağır yükler
Muskuloskeletal(kas, iskelet sistemi) zedelenmeler 
Balıkları filetolama
Kesikler, kopmalar ve muskuloskeletal(kas, iskelet sistemi) zedelenmeler
Filetoların budanması
Kesikler, Muskuloskeletal( kas , iskelet sistemi) zedelenmeleri
Kapalı alanlarda çalışma, yükleme, indirme
Intoxication(zehirlenme), asfiksi*

 

II.2. Hastalıklar

Mesleki Astım*

Bu balıkçılar arasında sıkça görülen hastalıklardan biridir. Genellikle karides, yengeç ve istakoz gibi kabuklu deniz canlılarının bu hastalığa sebep olduğu düşünülmektedir.

İşitme kaybı

Balıkların işlenmesi sırasında ya da gemideki makinaların kapalı alanda kullanımında özellikle ekipmanlar eskiyse çıkan sesler işitme bozukluklarına neden olmaktadır. Bu ciddiyetle üzerinde durulması gereken bir konudur, çünkü çoğu zaman, nemden ve ıslak ortamdan ötürü makinaların bakımı düzenli olarak yapılmadığında, bu seslerin çıkması kaçınılmaz hale gelmektedir.

 

İntihar

Gemilerde yaşanan balıkçı ölümlerinin nedenini belirlemeye çalışmak bazen oldukça zor olmaktadır. Kazaların mı yoksa intiharların mı ölüme neden olduğu çoğu zaman gizli kalmaktadır. Bazı araştırmalar gemideyken balıkçılar için yakınlarındaki okyanusa atlamanın kaçınılmaz bir istek haline geldiği konusunda yoğunlaşmaktadır. Burada doğal ortamla birleşme ya da içinde bulunulan durumdan kurtulma güdüsünün ön plana çıktığı düşünülmektedir.

Zehirlenme ve Asfiksi*

Gemide çıkan yangınları sonucu çıkan yangınlar sonucunda ortaya çıkan dumanların solunması ölümcül zehirlenmelere neden olmaktadır. Ayrıca bazı dondurucuların sızması ya da balıkların tazeliğini korumak için kullanılan kimyasalların ortamda varlığı zehirlenmelere neden olmaktadır. Dondurucular, metil klorür ve amonyak gibi bazı zehirli kimyasallardan oluşmaktadır. Ayrıca kapalı alanlarda sülfür dioksit’e sunuk(maruz) kalma ölümlere neden olmaktadır. Bazı büyük gemilerden balıkların boşaltılması sırasında trimetilamin ve endotoksinlere bağlı ‘gribe benzeyen’ ancak ölümle sonuçlanan olgulara da rastlanmaktadır.

Cilt Hastalıkları

Özellikle elleri etkileyen cilt hastalıkları yoğun olarak görülmektedir. Bunlar genellikle balık proteinleri ve lastik eldivenlerle temasa bağlanmaktadır. Eldiven kullanılmaması durumunda ise eller sürekli ıslak kalmakta ve nemli ortam dolayısıyla daha da çok duyarlı hale gelmektedir. En çok kontakt dermatit(egzema)* hastalığına rastlanmaktadır. Allerjik olsun ya da olmasın egzemaya neden olan koşullar ortamda sürekli bulunduğundan sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır.

Dudak Kanseri*

Balıkçılık ile dudak kanseri arasında geleneksel olarak hep bir bağ olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni ise ağları saklamak için kulanılan katrandır. Balıkçılar çoğu zaman ağlarla uğraşırken ağızlarını bir üçüncü el gibi kullandıkları için, katranla temasın kansere yol açtığı düşünülmüştür. Ancak günümüzde UV radyasyonunun ve sigaranın dudak kanserine neden olduğu konusunda uzmanlar arasında genel bir kanı vardır.

Akciğer kanseri*

Akciğer kanserine yakalanmak konusunda mesleksel koşulların en önemli etken olup olmadığı hala süren bir tartışma konusudur. Bazı çalışmalar sigara kullanımının akciğer kanseri konusunda temel etken olduğu yönünde sonuçlar ortaya koyarken, bazı çalışmalar da özellikle gemilerin makine dairelerinde çalışan işçilerin asbest ya da polisiklik aromatik hidrokarbonlara sunuk(maruz) kaldığı için kansere yakalandığını söylemektedir. Burada kontrol gruplarının kurulması önemlidir. Sigara kullanan ve kullanmayan işçilerin ayrı ayrı incelenmelerinin daha doğru sonuçlar vereceği düşünülmektedir.

 

III. BALIKÇILAR İÇİN İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİ

FAO( Food and Agriculture Organisation of The United Nations-Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü), ILO(International Labour Organisation-Uluslar arası Çalışma Örgütü) ve IMO( International Maritime Organisation- Uluslararsı Denizcilik Örgütü) balıkçılar ve balıkçı gemileri için bir ‘güvenlik kodu’ oluşturmuşlardır.

FAO- Genel olarak balıkçılık sahalarıyla

ILO-Balıkçılık sektöründe çalışanlarla

IMO-Denizde can, gemi ve makine

ile ilgili güvenlik kodları çıkartmaktadır. Bu yolla hem makinalardan, gemiden ve doğal koşullardan kaynaklanan tehlikelere hem de insanlardan kaynaklanan tehlikelere karşı önlemler almak ve kazalar, yaralanmalar, hastalıklar, ölümler ve ekipmanlar korunmuş olmaktadır.

Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması birçok iş kazası ve meslek hastalığını önlemek konusunda çok önemlidir. Çünkü balıkçılık işin doğası gereği zor çalışma şartlarına sahiptir.

Özellikle troller ve ağır ekipmanlarla çalışılırken meydana gelen kazalardan korunmak için ayak ve baş koruyucaların kullanılması çok önemlidir.

Gemilerde sıkça rastlanan suya düşme durumlarından korunmak için ise güvenlik demirleri ve en azından suya düşüldüğünde batmayı engelleyecek can kurtaran yelekleri giyilmesi gerekmektedir.

Yine sürekli nemli ve ıslak ortamda çalışmanın neden olduğu cilt sorunlarına, kesici aletlerin ve sivri parçaların açtığı yaralara karşı ise hem koruyucu hem de ciltin nefes almasını sağlayacak koruyucu giysileri (elbise-eldiven)kullanmak gerekmektedir.

Kulakların da sesten korunabilmesi için uygun kulak koruyucuların kullanılması gerekmektedir.

Vücudun ıslanmaya ve neme karşı korunabilmesi için de balıkçılar için özel olarak yapılmış giysilerin ve ortamdan koruyucu giysiler giyilmesinde fayda vardır.

Yangınlarla karşılaşıldığında ise hem yangının söndürülmesi için gereken ekipmanlar, hem de yangından kaynaklanan dumanın zehirlenmesinden sakınmak için takılması gereken solunum koruyucular bulundurulmalıdır. Tersi durumda, yaralanmalar,yanmalar, zehirlenmeler ve asfiksi kaçınılmaz olmakta ve ölümle sonuçlanan olaylara neden olmaktadır.

 

*

Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin gereksinim ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür; daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.

Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren kronik bir hastalığıdır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bu uyarılar hastalarda hırıltı ve öksürüğe yol açar.

Normal solunum ile akciğer keseciklerinden kan geçmekte ve kandaki karbondioksitte akciğer keseciklerine geçmektedir. Eğer çeşitli nedenlerle bu işlemler yapılamaz ise, kandaki karbondioksit düzeyi yükselir.Buna asfiksi (boğulma) denir.

Dudak kanseri, güneş ışınlarına sunuk kalma ile ilgilidir ve sıklıkla alt dudakta ve dudak mukozası-deri bileşiminde orta hat boyunca ortaya çıkar. Genelde dudak kanseri, tipik olarak yüzeyel deriden kabarık bir deri-mukoza değişikliği olarak başlar; üzerinde yara açılabilir. Geleneksel tedavilere karşın iyileşmeyen ,kanama ve kabuklanma gösteren tümör haline gelir.

Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.