İSİG Hizmetlerinde Örgütlenme ve İş Hemşireliğini Geliştirme Olanakları

İşçi ve işverenlerin karşılıklı hak ve yükümlülükleri vardır. Kendisine verilen işi, yine kendisine verilen buyruklar doğrultusunda, en iyi biçimde ve sürede gerçekleştirmeye çalışmak işçinin yükümlülüğüdür. Bunun karşılığında, başta kendisine söz verilen ücreti zamanında almak olmak üzere, kendisine söz verilen süre kadar çalıştırılmaktan, sağlığını yitirmeden evine dönebilmeye kadar bir sürü de hakkı ve beklentisi vardır.

İşveren de işin ve işletmenin tüm sorumluluğunu taşımak, yönetim yetkesini kullanmak ve buyrukları doğrultusunda istediği ürünleri, olanaklarla sınırlı olmak üzere elde etmek hakkına sahiptir. Bunun karşılığında da, bu amacına erişmesinde kendisine yardımcı olan işçilere karşı bazı yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüklerin önde gelen bir kaç tanesini şöyle sayabiliriz: İşçisine söz verdiği insanca yaşayabileceği bir ücreti zamanında vermek, onun geleceğini de güvence altına almak amacıyla söz verdiği sigorta primlerini zamanında ve gerçek ölçüsünde ödemek ve üretimi sağlıklı güvenli çalışma koşullarında yaptırarak işçilerinin kazasız belasız evlerine dönmelerini sağlamak.

İşte, işyerlerinde iş sağlığı güvenliği hizmetleri, bu hak ve yükümlülüklerden güç alarak gerçekleştirilmektedir. Ne işçinin ne de işverenin tek başına gerçekleştirebileceği bu hizmetler, onların da görüşleri alınarak, bu konuda bilgi ve deneyim sahibi bir ekip tarafından gerçekleştirilmek zorundadır. İşyeri büyüklüklerine göre, bu ekipten yararlanabilmek, tek tek işyerleri tarafından yapılabildiği gibi, ortaklaşa da gerçekleştirilebilmektedir. Bunun örnekleri, ülkemizde olduğu gibi, başka ülkelerde de bulunmaktadır.

İş hekimliğinin ilkelerini anlayabilmek için önce sağlığın çağdaş tanımını ve sosyal hekimliğin ilkelerini anlamak gerekir.Çağdaş sağlık anlayışı, bireyi hasta ya da sağlıklı diye ayırmadan kendi ilgi alanının içinde görür ve onun sosyal çevresi ile bir bütün olarak ele alır. Onun için de, sağlık, “yalnızca hastalığın ya da sakatlığın olmayışı hali değil; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali” olarak tanımlanır. Demekki bir bireye sağlıklı diyebilmek için, bedensel ve ruhsal yönden iyi olması yetmiyor, sosyal çevresiyle birlikte durumunu irdelemek gerekiyor. Bu tanım, ilk kez Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nın girişinde yazılmış; bizim mevzuatımıza da, 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi hk. Yasa ile girmiştir. O sosyalleştirme yasası ki, 1978 Alma Ata Bildirgesi’nde tam 17 yıl önce, sosyal hekimliğin ilkelerini benimsemiş ve topluma maletmiştir.

Atalarımız “Araba devrilince yol gösteren çok olur” derler. Geleneksel sağlık anlayışı, kişinin hasta olmasını bekleyip, sonra onu tedavi etmek için devreye girerek, atalarımıza hak verdiriyor. Buna karşın sosyal hekimlik anlayışı, önce sağlam kişileri hastalıklardan ve kazalardan korumaya çalışıyor; ondan sonra tedavi ya da rehabilite etmek için çabalıyor. Bu nokta da, geleneksel sağlık anlayışını 19.yüzyıldaki yerine gönderiyor.

Sosyal hekimliği, 19.yüzyılın sağlık anlayışından ayıran ögeler şunlardır (1):

KONULAR

SOSYAL HEKİMLİK

GELENEKSEL GÖRÜŞ

Hizmet edilen kişiyi değerlendirme

Kişi fizik, biyolojik ve sosyal çevresi ile bir bütündür. O çevreden soyutlanamaz.

Kişi, hastane veya muayenehaneye gelen ve hastalığını tedavi ettirmek isteyendir.

Hizmet sunma

Sağlık hizmetini herkese götürür.

Hastane veya muayenehaneye başuvarana hizmet eder.

Hizmet edilen kişi

Kişiye hem sağlıklı, hem hasta iken hizmet eder.

Kişiye hasta iken hizmet eder.

Hizmetin kapsamı

Koruma, tedavi, rehabilitasyon

Tedavi ve rehabilitasyon

Hastalıklardan korunma

Öncelik alır

Özel hallerde ve sınırlı uygulama

Hastalıkların nedeni

Biyolojik ve sosyal nedenler

Yalnızca biyolojik nedenler

Sosyal boyut

Toplumdaki sağlık ile ilgili olayları sürekli ve nesnel olarak gözlemek ve bu gözlemlere dayalı olarak, sosyo-ekonomik kalkınmanın bir parçası olan bir plan çerçevesinde hizmetleri geliştirir.

Yoktur.

Örgütlenme

Çeşitli meslek mensuplarının oluşturduğu küçük ekiplerin birbirini tamamladığı ve desteklediği ülke çapında bir ekip hizmeti sunar.

Tek bir hekim hizmeti olabilir. Ekip kavramı, genellikle, hastane duvarlarını aşmaz.

Tanı ve tedavi hizmeti

En çok görülen, öldüren ve sakat bırakan hastalıkların tanı ve tedavisini özel eğitim görmüş ve hekim olmayan sağlık personeline yaptırır.

Hastalık tanı ve tedavisini yalnız hekimlere bırakır.

Kaynak kullanımında öncelik

En çok görülen,öldüren ve sakat bırakan hastalıklardan kişileri korumaya ve bu yetmezse tedavi etmeye yönlendirilir.

Tanı ve tedavisi zor hastalıkların tedavisi için üstün nitelikli insangücü yetiştirir ve en yüksek standartta teknoloji sağlar.

Sosyal hekimlik felsefesiyle sağlık hizmetlerini yönlendirenler, bunları başarabilmek için, önce çevreye ve topluma yönelik önlemlere; bunun yeterli olmadığı noktalarda kişiye yönelik önlemlere başvururlar.

Bu felsefe, tümüyle iş sağlığı güvenliği hizmetleri için de geçerlidir. O kadar ki, yalnızca işçinin çalışma süresine dikkatini veren bir iş sağlığı güvenliği anlayışının başarılı olmasına olanak yoktur. İşçinin yaşama çevresini, ailesinin sağlığını, çalışamadığı dönemlerdeki konumunu ve yaşantısında meydana gelen acı-tatlı tüm değişiklikleri izlemek ve yaşamını kolaylaştırmak gerekmektedir. Beslenme düzenini izlerken, yalnızca öğle yemeğini olumlu hale getirmeye yeltenen bir yaklaşım, iğreti kalacaktır. Aile planlaması çalışmalarında yalnızca işçiye eğitim sunan bir yaklaşım güdük kalacaktır. Tüm bunlar, kişiyi sosyal çevresiyle (eşi …) bir bütün olarak ele almayı gerektirir.

Bunların hiçbirini, burnunu hastane duvarlarından dışarı çıkarmayan bir anlayış başaramaz. Hastaneleri, sağlık örgütlenmesinin merkezi olarak gören ve kişilerin ayağına gelmesini bekleyen bir bakış açısı, hem başarısızlığa mahkumdur; hem de verilecek hiçbir sağlık bütçesiyle tatmin olmayacaktır.

İşçiyi çevresiyle bir bütün olarak ve grupçu anlayışla ele alan anlayışın en önemli kaldıraç noktası işyeri sağlık örgütlenmeleridir (2). Hekimiyle, hemşiresiyle, iş güvenliği uzmanı, endüstri hijyenisti, eğitimcisi, psikoloğu ve sosyal danışmanıyla bu örgütlenmeler çağdaş endüstri ilişkilerinin en önemli halkalarındandır(3).

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 7.6.1985’de kabul edilen 161 No.lu sözleşme bu konuda temel ilkeler getirmiştir. Bu temel ilkeler, 4.7.1980’de yürürlüğe koyduğumuz “İşyeri Hekimlerinin Çalışma Şartları ile Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik”le de uyum içindedir.

161 No.lu ILO Sözleşmesinin getirdiği başlıca ilkeler :

  1. Bu hizmetler, öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerini kapsamakta olup; işçi, işveren ve onların temsilcilerine öneriler götürür.

  2. İşle ilgili olarak, optimum fiziksel ve ruhsal sağlığı geliştirecek, güvenlik ve sağlıklı bir çalışma ortamının oluşturulmasını ve korunmasını kapsar.

  3. İşçilerin fiziksel ve ruhsal sağlık durumlarının ışığında, işin, onların kapasitelerine uyarlanmasından sorumludur.

  4. Her üye, tüm çalışanlar için, işyeri sağlık hizmetlerini sürekli olarak geliştirmeyi üstlenir. Önlemler, işletmelerin kendilerine özgü tehlikelerine uygun olarak ve yeterli bir şekilde alınmalıdır.

  5. İşyeri sağlık hizmetleri, bir işletmenin veya uygun görülen bir kaç işletmenin ortak bir hizmeti olarak düzenlenebilir.

  6. İşçi ve işverenleri temsil eden örgütlerin, işyeri sağlık hizmetlerinin düzenlenmesine katılımları sağlanmalıdır.

  7. İşyeri sağlık hizmetleri çok-bilimli (mülti-disipliner) olmalıdır.

  8. İşyeri sağlık hizmetleri, işçi ve işverenden bağımsız olmalıdır.

  9. İşyeri sağlık örgütlerinin işlevleri şunlardır:

  • İşyerinde, sağlık yönünden tehlikeli durumların tanımlanması ve değerlendirilmesi,

  • Çalışma ortamında ve işin uygulanmasında, işçinin sağlığını etkileyebilecek etmenlerin gözetimi,

  • İşyerinin tasarımı, işin planlanması ve düzenlenmesi, makina ve donanımların seçimi, bakımı, işte kullanılan maddelerle ilgili öneriler,

  • Yeni donanımların sağlık yönünden denenmesi ve değerlendirmesi yanında, iş uygulamalarının iyileştirilmesi, bu programlara katılımın sağlanması,

  • İşyeri sağlığı,güvenliği ve hijyeni, ergonomisi ile bireysel ve toplu koruyucu donanım hakkında öneriler sunulması,

  • İşçilerin mesleksel sağlıklarının gözetilmesi,

  • İşçinin işe uyumunun sağlanması,

  • Mesleksel rehabilitasyona katkıda bulunulması,

  • İşyeri sağlığı, hijyen ve ergonomisi alanlarında bilgilendirme, eğitim ve öğretimin sağlanabilmesi için işbirliği yapılması,

  • İlk yardım ve acil müdahalelerin düzenlenmesi,

  • İş kazalarının ve meslek hastalıklarının çözümlenmesine katkıda bulunulması.

Tüm bu hizmetleri, 19.yüzyılın sağlık yaklaşımıyla, tek başına hekimlere gördürmeye olanak var mı? Değil hizmeti yürütmek, hizmeti yönetmekte bile hekimler zorlanacaktır. Onun için de, yalnızca yürütümünde değil yönetiminde de ekip yaklaşımı önem kazanmaktadır.

İşyerinde işçilerin sağlığının korunması ve bunu başarabilmek için sosyal çevrelerinde de alınması gereken önlemler, hekimlerden çok iş hemşirelerine ve sağlıkçı işçilere (ilk yardım kurtarma görevlileri) yeni iş olanakları sunmakta, ufuklar açmaktadır.

İş sağlığı güvenliği tüzüğümüzün, 106-107.maddeleriyle ağır tehlikeli işlerle uğraşan işyerlerinde zorunlu tutulan iş hemşiresi (ya da sağlık memuru) ve ilk yardım kurtarma kursu görmüş işçi (sağlıkçı işçi) uygulaması yaşama geçirmelidir. Bunun yanı sıra, tam süreli işyeri hekimliği uygulamasının (gerektiğinde işyeri ortak sağlık birimleriyle tüme varılmalıdır) yaygınlaştırılması gerekir (4).

İşyeri sağlık hizmetinin, sosyal hekimlik ilkelerinin ışığında ve yukarıdaki çerçevede ele alınması, iş hemşireliği hizmet alanının geliştirilmesinde anahtar rol oynamaktadır.

KAYNAKLAR

(1) Nusret H.Fişek : Halk Sağlığına Giriş, Hacettepe Üniversitesi Dünya Sağlık Örgütü Hizmet Araştırma ve Araştırıcı Yetiştirme Merkezi Yayını No.2, 1983.

(2) A.Gürhan Fişek : İş Sağlığı Güvenliğinde “Grup”çu ve “Kişisel” Çözümlerin Çekişmesi, Çalışma Ortamı Dergisi (Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayını), Sayı :41 Kasım – Aralık 1998

(3) Mustafa Taşyürek : İş Hijyenisti ve İş Güvenliği Uzmanı İçin Görev Tanımları, Çalışma Ortamı Dergisi (Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayını), Sayı :48 Ocak-Şubat 2000.

(4) A.Gürhan Fişek : İş Hekimliğinin Yapılabildiği Süre ve Grup İşyeri Hekimliği, Çalışma Ortamı Dergisi (Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayını), Sayı :35-36 Kasım – Aralık 1997.