İş güvenliğine ilişkin sorunların oluşumunda risk kavramının ortaya konulması önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram, tehlike, zarar olasılığı, bu tehlike ya da zararın işçiler ya da tüm işletme sistemine ilişkin olması anlamında kullanılmaktadır. Risk kavramının sorunlu yanı, riski kavramlaştırmak bir başka deyişle tüm boyutlarının ortaya konulmasının oldukça karışık bir süreç olmasıdır. Genel olarak iş yerlerinde risk faktörleri denildiği zaman ortaya şu şekilde bir sınıflandırma çıkmaktadır:
Fiziksel iş çevresinden kaynaklı riskler: Makine ve ekipmanlar, gürültü düzeyi, sıcaklık, ışık, çeşitli kimyasal faktörler.
İş yerinde işçilerin davranışlarından kaynaklı riskler
İşin organize edilme biçiminden kaynaklı riskler: Çalışma süre ve zamanları, işin akış hızı.
Bir bütün olarak işletme sisteminden kaynaklı riskler.
Güvenli iş ortamının oluşturulması çalışmalarında, çeşitli faktörlerden kaynaklı risklerin görünür kılınması bir başka deyişle analiz edilmesi, yapılması gereken öncelikli ve en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rosmussen, iş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin risk analizinin günümüzde bilimden çok bir sanat olduğunu söylemektedir. Bu özellikle, bireyden kaynaklı riskler ve bu risklerin oluşumundaki faktörleri ortaya koyma sürecine ilişkin bir görüştür. Çalışma ortamında insan davranışlarından kaynaklı risk faktörlerini açıklamaya çalışan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.
Bu çalışmalardan ilki, Dedobbler ve Beland’ın kurum-işyeri kültürünün, işçilerinin risk algısını etkilediği, bu nedenle de insan faktöründen kaynaklı riskleri azaltmada işyeri yapısına odaklanılması gereğini ortaya koydukları çalışmalarıdır. Bu noktada işyerlerindeki kurumsal faktörler, risk analiz sürecinde ön plana çıkmaktadır.
Wilde ise, insandan kaynaklı risklerin oluşumunda bireyleri motive eden ya da güdüleyici bir takım unsurların önemine dikkat çekerek, bireyleri güvenli olma yönünde uyaran, güdüleyici sistemlerin hem iş verimliliğini arttıracağını, hem de kaza olasılığını azaltacağını söylemektedir. Bu noktada bireysel özellikler, risk analiz sürecinde ön plana çıkmaktadır.
Dejay, Gerhan ve Murphay ise, risk azaltma stratejilerinin çok boyutlu olduğu gerçeğine işaret ederek, iş analizinde sadece örgütün ya da sadece işçilerin davranışlarının değil bir çok unsurun ele alınması gerektiğini belirten İŞ SİSTEMİ MODELİ’ni ortaya koymaktadırlar. Bu model risklerin oluşumunda, iş davranışının, işçinin, işin yapısının ve çevresel/kurumsal özelliklerin bir bütün olarak, etkili olduğunu anlatmaktadır.
Genel bir değerlendirme yapıldığında, bu tür çalışmaların amacı, çalışma ortamında risk faktörlerinin tanımlayarak, riskleri azaltmak ve kazalar olmadan önlemektir. Önleme aşaması ise aktif ve pasif önlemler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Aktif önlemler, çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin davranış değişimlerini sağlayacak yöntemler içerirken, pasif önlemler demeti işçilerin edilgen bir biçimde katıldığı çeşitli eğitim çalışmalarını içermektedir. Bu önleyici çalışmaların bir kısmı sadece çalışan ya da örgüt üzerinde odaklanırken, etkin olarak değerlendirdiğimiz çalışmalar ise, hem çalışan hem örgüt üzerine odaklanan ve bütüncül bir risk analiz sürecini içeren çalışmalar olmaktadır.
Kaynak: Occupational Injury: Rısk, Prevention and Intervention, ed: Anne-Marie Feyer and Ann Williamson, 1998.