Günümüzde yaşadığımız toplumda dahil olmak üzere, tüm dünya, sosyal sağlık göstergelerinin olumsuzlaşması açısından göreli olarak az ye da çok küresel bir sorun yaşıyor. Artan işsizlik, gelir dağılımı adaletinin hızla bozulması, savaşlar, kazalar, açlık, göç ve beraberinde gelen sorunlar … Bu listeyi ne yazık ki daha da uzatmak olanaklı. Ancak çok uzaklara gitmeden, her gün sokaklarda gördüğümüz yüzü gülmeyen insan manzaraları bu gerçekliği apaçık ortaya koyuyor. Günümüz dünyasının sağlık sorunlarına farklı bir yaklaşım ile bakan Navarro da, yukarıda sıraladığımız gerçekliğin nedenlerine ve bunun çözüm yollarına yine farklı bir bakış açısıyla ışık tutuyor.
Navarro’ya göre, günümüz dünyasının en önemli halk sağlığı sorunu açlık. Çocuk sağlığı üzerine yayımlanan raporlar, her yıl büyük ölçüde açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklı 10 milyon çocuk ölümüne dikkat çekiyor. Açlık, ne yazık ki dünyanın her zamankinden fazla, nüfusu beslemede yeterli kaynağa sahip olduğu bir durumda ortaya çıkıyor. Bu paradoksun temel nedeni, Navarro’ya göre, Güney ülkelerinin kaynak yokluğu değil, kaynak dağılımının, öncelikle Kuzey’in baskın grupları daha sonra da Güney’in kendi içindeki baskın grupların oluşturduğu ittifakın istemleri doğrultusunda, aşırı derecede yoğunlaşmış ekonomik, politik, sosyal ve kültürel güç tarafından belirlenmesi. Bu durum kendini, Kuzey ülkelerinin ortaya koyduğu politika ve uygulamaların şekillenmesinde yeniden üretiyor. Ancak bu çevreler tarafından ileri sürülen ve uygulanan rekabet, özelleştirme ve kar amaçlı-tıp gibi doktrinler dünya insanının gerçekliği ile uyuşmuyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde özel ve kar amaçlı sağlık sigortasının baskın olduğu sistem, 44 milyon insanın herhangi bir sağlık sigortasına sahip olmamasına, 52 milyon insanın ise yetersiz bir sigorta sistemine sahip olmasına yol açıyor. Bu küresel kontrol ve etkinin bir diğer sonucu, Navarro’ya göre; yapısal uyum programlarının bir parçası olarak kamu sosyal sağlık harcamalarının azaltılması. Bu özellikle gelişmekte olan ülkelerde, halk sağlığı hizmetlerinin alt-yapısına büyük zararlar veriyor. Bu yapılanmanın bir diğer sonucu, geniş kitlelerin sağlık sorunlarından çok, oldukça spesifik ve yaygınlığı göreli olarak fazla olmayan hastalıklara karşı geliştirilen programlarının yaygınlık kazanması. Bu geliştirilen programların önemsiz olduğu anlamına gelmiyor, sadece geniş kitlelerin önceliklerine uymayan bir takım düzenlemelerin ön plana çıkması anlamında akılcı olmayan bir durum ortaya çıkarıyor. Bu duruma ilişkin en çarpıcı örnek, Amerika Birleşik Devletleri’nde şarbon tehdidine karşı oluşturulan programlara milyonlarca dolar harcanırken, gelecek kuşakların sağlıklı olması için öncelikli bir unsur olan okul sağlığı programlarına ayrılan kaynakların azaltılmasıdır.
Navarro’ya göre sorunun kaynağı ve dolayısıyla çözümü, Kuzey- Güney ve Güney’in kendi içindeki güç dengelerinin nüfusun çoğunluğuna göre şekillenmesidir. Bunu uygulamak Navarro’ya göre kolay değil ama olanaksız da değildir. Çözüme gidilirken öne sürülen araçların başında halk sağlığı alanında temel yapı taşları olan Dünya Sağlık Örgütü Anayasası ve 1978 Alma-Ata Bildirisi gelmektedir. Bu iki yapıt, sosyal hekimlik felsefesinin temel ilkelerinin altının çizildiği ve çağdaş sağlık anlayışının ortaya çıktığı yapıtlardır. Bu metinlerde, toplum sağlığı, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak kabul edilmekte ve sağlığa bütüncül bir bakış açısının geliştirilmekte, öncelikli olarak ise koruyucu hekimlik ön plana çıkarılmaktadır.
Ülkemizde çağdaş sağlık anlayışı çerçevesinde geliştirilen sağlık sistemi örgütlenmesi, bu tartışmalardan çok öncesinde, 1963 tarihinde, 224 Sayılı Sağlık Hizmetleri’nin Sosyalleştirilmesi Yasası ile getirilmiş durumdadır. Dolayısıyla sorunun çözümü çok gerçekçi bir şekilde bulunmuş ama Navarro’nun dediği gibi uygulamada yasa büyük güçlük ve haksızlıklar ile karşılamış, uygulanmasına tam olarak izin verilmemesine rağmen, günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Bu noktada bizlere düşen, çağdaş sağlık anlayışı temelinde yükselen sosyal hekimlik felsefesinin açtığı yolda, sosyal sağlık göstergelerini olumlaştırmak yönünde mevcut durumda varolan alt-yapının işletilmesi için gerekli iradenin ortaya konulabilmesidir.
Kaynak: Navarro, Vicente, “The World Health Situation “, International Journal of Health Sevices, Vol:34, No:1, p:1-10, 2004.